AMERİKA’DA YAŞAYAN OYUNCU DENISE TÜRKAN, SEYHAN ARMAN’LA GÖRÜŞTÜ

Oyuncu, showgirl ve aktivist Seyhan Arman, kendisi gibi oyuncu olan arkadaşı, Amerika'da başarılı projelere oyunculuğu ile imza atan Denise Türkan'la görüştü.

Oyuncu, showgirl ve aktivist Seyhan Arman, kendisi gibi oyuncu olan arkadaşı, Amerika’da başarılı projelere oyunculuğu ile imza atan Denise Türkan’la görüştü.

*Deniz’ciğim Türkiye’de yaptığın şeyler ortada; Olacak O Kadar televizyonunda ve Cahide şov kulübünde çok kez izledik seni. Hatta ben daha fazlasını da izlemişimdir ve tabii ki aynı sahneyi de paylaştık seninle; hem tiyatroda hem de şov sahnesinde. Bilmeyenler için New York’ta neler yaptıklarından bahseder misin?

Merhabalar. Öncelikle, İstanbul’dan New York’a gelip yerleşeli 10 yıl oldu. Bu süre zarfında ilk iş olarak İngilizcemi geliştirdim, sonrasında oyunculuk workshoplarına katıldım, büyük küçük demeden Televizyon dizisi Sinema ve Tiyatro oyunculuğu yaptım ve yapmaya devam ediyorum. Şarkıcılık yönümü biraz daha fazla kullanmaya karar verip Türk Restaurantlarında program yapmaya başladım. Birde hızımı alamayıp saç ve makyaj üzerine eğitim veren bir okulda güzellik uzmanlığı bölümünü bitirdim ve mezun olduğum okulda öğretmen olarak çalışmaya başladım.


*Yeni proje sanırım diğerlerinden farklı, nedir bu fark? Senin için biraz daha özel bir proje mi?

Evet, Pandemi sonrası özellikle ruhuma çok iyi gelen, içinde bulunduğum ve önemli karakterlerden birine hayat verdiğim bir off Broadway showundayım. Klasik bir tiyatro oyunu; Oscar Wilde’ın 1895 yılında yazdığı ve Türkçesi “Ciddi Olmanın Önemi” diye çevrilmiş olan –“The Importance of Being Earnest” günümüze uyarlanmış adaptasyon ismi ile “ The Importance of being Earnest(ly) LGBTQ “   olarak   sahnelenmekte. Bende oyunda tüm ömrüm boyunca bir oyuncu olarak canlandırmak istediğim bir karaktere hayat veriyorum. Lady Bracknell oyunun kilit karakteri ve gerçekten çok eğlenceli bir rol. Ve böyle bir projede bir trans kadın oyuncu olarak yer almak gurur verici. Trans kadın denilince mutlaka trans bir karaktere hayat vereceğin düşünülür, bu rol -ki eğer izlediyseniz, film uyarlaması da var-  bir anne rolü. Yani trans kimliğimle uzaktan yakından alakası yok. LGBTQ uyarlaması derken orjinalinde biyolojik bir erkek ve kadın evlenmeye çalışırken bizim adaptasyonumuzda iki erkek evlenmeye çalışıyor. Oyunun yönetmeni Maarten Cornelis  LGBTQ karakterlerin görünürlüğünü artırmak ve biraz da sanat yolu ile topluma  sanatın aslında cinsiyeti olmadığını kanıtlamayı amaçlamış ve özellikle yazar Oscar Wilde’ın -ki kendisi gay birey olarak anılır- o yıllarda yapmak isteyip yapamadığını 100 yıl sonra kendisi yapmayı istemiş ve iyiki de yapmış. Çünkü seyirciden ister LGBTQ olsun ister olmasın çok güzel geri dönüşler almaktayız. Ve son olarak  Amerika’da yayınlanan tiyatro dergisinde yapılan oyun kritiginde benim oynadığım rolü  Meryl Streep’in “Şeytan Prada Giyer” filmindeki rolü ile benzetmişler  ve Türk oyuncu olduğuma parmak basmışlar. Bu gururun da tarifi yok diyebilirim.


*Broadway’de kaçıncı işin bu? Ve bize Off Broadway ve Broadway farkını açıklar mısın?

İkinci off Broadway showum, ilki çok severek oynadığım “The Skin of Our Teeth” ve şimdi de “The Importance of Being Earnest(ly) LGBTQ”  ki rol olarak beni gayet tatmin eden ve bana oyuncu olarak yeniden bir şeyler öğreten bir proje. İki aşamalı seçmeleri geçerek seçildiğim bir rol. Hiç beklemediğim bir anda bana yeniden umut etmeyi ve kendimi önemsemeyi hatırlatan güzel bir iş.

Broadway / Off Broadway ayrımı aslında sadece tiyatronun koltuk sayısı ile alakalı yani 100 ile 399 seyirci kapasitesi olunca off Broadway deniliyor, eğer 399 ve daha fazla seyirci kapasiteli ise Broadway olmuş oluyor. Yani oyunun produksiyonu ile yada oynandığı bölge ile pek alakalı değil.

*Son dönemde ülkemizde de böyle prodüksiyonlar yapılmaya başlandı. Sayısı henüz fazla değil ama bir heves ve atılan adımlar var. Sence Broadway şovları kadar büyük bir iş yapabilir miyiz? Neden?

– Dürüst olmak gerekirse her şey bir yana Türkiye’de egoların törpülenmesi lazım. Her sanatçıda elbet ego vardır yoksa bu iş çok da fazla mütevazilik kaldırmaz ama bizde biraz fazla. Amerika’da başrolü bile audition ile seçerlerken malesef bizdeki oyuncu starlar sadece popülaritesi yüksek olduğu için oyunlara seçiliyor. Türk halkı tiyatroya ünlü görmeye gidiyor, gerçek tiyatro seyircisi gün geçtikçe azalıyorun. Bunu verilen şu yada bu sahne ödüllerinden de görebiliyoruz. E tabi birde şuan ki yönetimle ilgili bir sıkıntı var, bu anlamda sanat maalesef engelleniyor, özgür bırakılmıyor. Hele birde lgbt birey isen her şey misli ile zorlaşıyor. Ben, sen, Ayta yıllarca mücadele ettik ve hala da ediyoruz, yani toplum gay kimliğini sahnede kabul ediyor ama trans olduğun zaman sadece seyirci değil çalıştığın isimler bile seninle anılmamak yada aynı projede yer almamak için alicengiz oyunları yapıyor. Olacak O Kadar’da çalıştığım yıllarda bunu hiçbir zaman hissetmedim ama Türk basını o kadar çok üstüme gelmişti ki acaba programa bir zarar gelirmi diye bile düşünüldü. Ama çalıştığım tüm ekip benim için rol ve iş arkadaşından öte aile gibiydi ve beni çok güzel sahiplenmişlerdi ve o yıllarda yani bundan yaklaşık 15 – 18 yıl öncesinden bahsediyorum, bir kaç kendini bilmez insan dışında seyirci hiç bir şekilde yadırgamamıştı ve ben 4 yıl boyunca akıllara kazınan bir Olacak O Kadar oyuncusu olarak seyircinin belleğinde yer aldım ve almaya da devam ediyorum.

Arada hayal ediyorum,  içinde hem benim hem senin hem Ayta’nın olduğu bir sinema projesi çok güzel olabilirdi. Ama işte bilemiyorum Türk seyircisi buna hazır mı? Bu projeyi üstlenecek cesarette yapımcı yazar yada yönetmen var mı? Yani özetle sanırım biraz daha yıllar geçmesi gerekiyor galiba kafaların değişebilmesi için. Ya da biz yapıp o kafaların değişmesini sağlayacağız ki arkamızdan gelenlerede yol açmış olalım. Yada dediğin gibi adım atılan projeler var ise biraz daha önemsemeli ve öylesine değilde oyuncusundan yönetmenine yapımcısına vs çok profesyonel bir şekilde bu işlere vakit harcanmalı, artık her önüne gelen  30 saniye bir yerde görünen hiç bir şekilde emek vermemiş kişiler bile oyuncuyum yönetmenim diyor.

*Bir yandan öğretmenlik yapıyorsun, bir yandan şarkı söylüyorsun, bir yandan da sinema ve tiyatro; hepsini bir arada yürütmek zor mu? Doyumsuz musun?

Ben görev insanıyım, üretmeyi çalışmayı çok seviyorum, insanlara faydam dokunsun bu dünyadan göçüp gittiğimde adımı bırakabileyim arkamdan insanlar beni iyi olarak ansın hayattaki tek gayem bu, bunun içinde geçerli yolu sanat olarak belirledim ve her alanında kendimi göstermeliyim diye çabalıyorum helede biraz yeteneğim varsa peşini bırakmayıp üstüne gidiyorum. Rahmetli babam bana “ Çiş yapmadığın ocakbaşı kalmadı ” derdi. Oğlak burcu olduğum için merakta var tabiki ama doyumsuz muyum bilmiyorum ?  Ama sevmediğim şeyi bana kimse yaptıramaz. Mutlaka içimde bir merak ve istek olmalı, güzellik uzmanlığı ve mezun olduktan sonra okulda öğretmen olarak çalışmak da bunun bir göstergesiydi benim için.

*Seninle arada keşke dediğimiz projelerimiz oluyor ve fırsat bulursak Türkiye’de de yapalım diyoruz ama bir yandan da New York’ta çok çalışıyorsun. Önümüzdeki günlerde var mı İstanbul ile Türkiye ile ilgili planların?

Evet artik Türkiye’de projeler yapmak istiyorum, hem oyuncu olarak hem şarkıcı olarak bu konudaki tekliflere kesinlikle açığım. Çok fazla özledim Türk seyircisi ile buluşmayı, artık biraz New York’ta biraz Türkiye’de yaşayacağım, gidip gelecegim. Türk seyircisin beni biraz unuttuğunu bu yüzden de biraz desteğe ihtiyacım olduğunu düşünüyorum ve artık Türkiye’de ya iyi bir oyunculuk ajansı yada menajer ile çalışmaya başlamak istiyorum. Her ne kadar Türkiye’de beni takip eden kitlenin dışında çokta magazin değerim olmadığı için duyulmamış/duyurulmamış olsamda ben Amerika’da bir sanatçı olarak çok güzel ve önemli işler yaptım ve yapıyorum. Hem bir Türk olarak hemde bir trans kadın olarak belkide mücadelenin en zor olduğu yerde -çünkü rakibiniz çok fazla- kendime öyle yada böyle sanat alanında bir yer edinmeye çalışıyorum . Sende bilirsin bu işi yapıyorsan takdir görmek beğenilmek adını duyurabilmek çok çok önemlidir, eğer ben magazinsel bir isim olsaydım şu an sosyal medya dahil tüm medyada Oscar almış gibi haberlerim çıkıyor olurdu. Ama maalesef destek görmeden de bu kadar olabiliyorsa yine de Allah’a şükürler ediyorum ve sanatı sanat için yapıyorum diyorum.