GZone Dergi Kasım 2016 sayısında ilginç konu ve konuklarla karşınızda.
Yaşam yazarımız Cihangir Öz, eşcinsel ilişkinin Anadolu topraklarındaki izini sürdü. İşte bu ilginç yazının giriş bölümü:
Bugün sizlerle bir yolculuğa çıkacağız sevgili okur. Lubun Lubun Anadolu tadında bir tarih yolculuğu yapacak, tarihin gizli sayfalarında toza dumana boğulacağız. Konu o kadar geniş ki, eskiden buralarda kaç koli kesilmiş, kaç ponçik yürek parçaponçik olmuş haddi var da hesabı yok. Yazıya başlarken hedefim şehir bazında dünle bugünü anlatmaktı ama huyum kurusun, dün diye diye öyle eskilere gittim ki, bu toprakların ilk laçolarını bulmuş, kolisini test etmiş, similyasını süpetlemiş gibi hissediyorum kendimi. Şehirlerimizin lubunyalığını deneyimlerken dünü bilerek bugünü hissetmek gerçekten güzel oluyor. Şimdi o gizli köşelerde gelin birlikte çarka çıkalım.
Bizans Devri
Dönemin devlet aklı ve kilise müessesesi eşcinselliği çok büyük bir suç saymaktan geri durmuyor tabi. İmparator Konstantinos i.s. 342 yılında çıkardığı bir buyruğunda kendilerini kadınsı bir biçimde başka erkeklere sunan erkeklerin bu eylemlerinden dolayı şiddetle cezalandırılmalarını emretmiştir. İ.S. 390 yılında ise eşcinsellik yasadışı bir eylem olarak kabul edilmiş ve 533’te Lex Julio’da eşcinsellere ölüm cezası hükmü getirilmiştir.
Getirişmiştir getirilmesine de gönül ferman tabii ki dinlememiştir. 6. Yüzyıla tarihlenen bir metinde erkek fahişelerin varlığından ve anal – oral seks yapışlarından bahsedilmektedir. Bizans kendi tarihi boyunca eşcinselliği yasaklamaya çalışsa da varlıklı sınıflardan kişilerin, aristokratların ve hatta imparatorların sert muhalefetiyle karşılaşmıştır.
Genel olarak Bizans toplumu, büyük bir karışıklığa sebep olmadığı müddetçe eşcinselliğe karşı bir tepki geliştirmemiş diyebiliriz. 6. Yüzyılda Bizans’taki eşcinsel ilişkileri Prokopius’ta buluyoruz. Bu kaynaklarda Maviler Partisi’nden genç erkeklerin, dönemin yüksek konumdaki ailelerinden gençlerle kurdukları eşcinsel ilişkilerden bahsedilmektedir. Maviler Partisi o dönemlerde aristokrasiyi ve büyük toprak sahiplerini temsil etmekteydi.
Justianos döneminden Bizans sarayında görevli olan Mabeynci Pavlos’un delikanlılara olan düşkünlüğü ise şiirlerine konu olmuştu:
“Hippomenes’i öperken Leandros’u düşünürüm,
Leandros’la dudak dudağayken Xanthos gelir aklıma
Xantos’a sarılınca da Hippomenes’e döner yüreğim.
Hep yadsırım kollarımın arasındakini ve birinin
Yerine ötekini koyarak durmadan, bir sevgi hazinesi
Tutarım el altında, kimselerin bilmediği.
Bir diyeceği olan varsa buna, buyursun tek kocayla perhize.”
Bizans toplumu eşcinselleri gizli bir yaşama mecbur bırakmıştır. Urfalı Mateos, savaşta esir alınan oğlanların Bizanstaki eşcinsel arzunun odağına yerleştiğini, kimilerinin hadım edilerek feminenleştirildiğini ve bu hadımlara yoğun ilginin olduğunu anlatır.