BEYONCé KULÜP KÜLTÜRÜNÜN DÜŞKÜN MELEKLERİNİ ONURLANDIRIYOR: RENAISSANCE

Konuk yazar Ertan Arslansoy, Beyonce'nin vefat eden eşcinsel amcasına ve kulüp kültürünün "düşkün meleklerine" adadığı yepyeni albümü RENAISSANCE hakkında yazdı.

Konuk yazar Ertan Arslansoy, Beyonce’nin vefat eden eşcinsel amcasına ve kulüp kültürünün “düşkün meleklerine” adadığı yepyeni albümü RENAISSANCE hakkında yazdı. İşte bu yazı:

GHE20 GOTH1K’nın kurucusu Venus X ve Fatima Al Qadiri, New York moda markası Hood By Air için SS15 defilesi için Paris’te, dinleyiciyi fütüristik bir kentsel distopyaya çeken 40 dakikalık bir set hazırlarken Paris is Burning adlı meşhur belgesel filmden ses alıntıları ile voguing kültürüne atıfta bulunmuşlardı.

Alçak bir herif tarafından katledilen trans sanatçı Venus Extravaganza’nın bütün çağlara hitap eden o sözleri Montparnasse’ın metruk sote nerdeyse koli kesilecek mekanında yankılanıyordu:

“You wanna talk about reading? Let’s talk about reading!”

“Touch this skin, darling, touch this skin honey, touch all of this skin! Okay? You just can’t take it! “

Sonradan Madonna’nın Vogue isimli şarkısına da ilham verecek olan Voguing aslında 1980lerde yeraltında kendince şugariyet alıkarak madileşen lubunyaların biraz Afrika dansı biraz da jimnastik hareketleriyle birbirlerine meydan okumasıydı.

2020’ye geldiğimizde bu meydan okumaların ruhu değişmedi ama mekanı değişti. Tinder’da spor salonu fotoları, Tiktok’ta canlı yayın PK’ları, Chaturbate’de token atarak yine divayız ve yine sahnelerdeyiz.

Hiphop hatta trap kültürünün lümpen erkek egemen sahasını terk etmeye karar veren Beyoncé yeni projesi Renaissance’ın birinci sahnesinde voguing lıkıştırıyor.

80’lerin Harlem club müziklerinden beatlerle Yüksek topuzlu ve çok uzun saçlı, göğüslerinde ve meme başı örtülü, askılı siyah çoraplı Beyoncé sanki gizli bir mağarada, karanlık ve çok dumanlı pistlerinde süper queer insanlarla çevrili voguing yapıyor.

İçinizde hala Ortadoğu coğrafyasından mülhem drama hazları varsa Lemonade’in melankolisini ve öfkesini arayabilirsiniz ama galiba gacı bu albümde kocasını affeden Kibariye gibi lubunyaların aldırışsızlığından gelen özgürlük duygusuna evrilmiş. Hatta öyle ki Kelis’ten sample çorladığı için albümün çıktığı anda madilik de çıktı ama önemli değil.

Görsellerde Prince’in silah şeklindeki mikrofonundan resim sanatının but örmeklerine hatta Studio 54 zamanlarına öykünmeler mevcut. Beam ve Grace Jones gibi düetler ile zenginleşen albümün enerjisi harekete geçirici ve özgürleştirici! Sanatçının istediği de bu değil mi?

Ertan Arslansoy