DİYANET İŞLERİ BAŞKANI’NIN AÇIKLAMASINDAN SONRA LGBTİ+’LARA YÖNELİK ŞİDDET ARTABİLİR

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın 'sapkınlık' ifadesiyle hedef aldığı LGBT'lere yönelik nefret saldırılarının artmasından kaygı duyuluyor.

soL haber portali’ne konuşan bir LGBT annesi Neval Çiçek, Diyanet’in açıklamasını çok tehlikeli bulduğunu belirterek ‘gericiliğin nasıl bir etkisi olduğunu bizzat yaşamımdan öğrendim’ diyor.

LGBT Aileleri ve Yakınları Grubu’nda yer almış olan Neval Çiçek ile Diyanet’in “sapkınlık” açıklamasını konuştuk. Çiçek, “Gerici zihniyetin bilinçaltına nakşettiği öğretiler” ve “doğru bildiği yanlışlar”ın hayatını nasıl etkilediğini ve nasıl değiştiğini anlattı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Konya’da bir otelde düzenlenen “İslam’a Karşı Küresel Meydan Okumalar Bağlamında Yeni Stratejiler” adlı konferansta, LGBT’lere yönelik “fıtrata, yaradılışa ayrı sapkınlık” tanımlamasını kullandı, “cinsiyet eşitliği gibi sloganlar” adı altında sapkınlıkların gündeme getirildiğini, yaygara yapıldığını söyledi. Diyanet’in kendi dayattığı dinsel yaşamın sınırları dışında kalanlara yönelik dışlayıcı, lanetleyici açıklamaları yeni değil. Birkaç ay önce yine “patolojik, helak edici büyük günah” sözleriyle LGBT’ler hedef gösterilmişti. Açıklamaya pek çok kesimden tepki geldi, LGBT aileleri de yakınlarını hedef alan bu sözlerin karşısında durdu.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş

Altı yıl LGBT Aileleri ve Yakınları Grubu LİSTAG’da aktivistlik yapmış olan LGBT annesi Neval Çiçek de açıklamaya tepki gösterenlerden. Memur emeklisi olan Neval Hanım geçen yıl sağlık problemleri nedeniyle LİSTAG’dan ayrılmış. Kendisiyle yaptığımız görüşmede açıklamayı çok tehlikeli bulduğunu ifade eden Neval Hanım, “gericiliğin nasıl bir etkisi olduğunu bizzat yaşamımdan öğrendim” diyor. Diyanetin bu tutumu nedeniyle LGBT’lerin daha fazla nefret saldırısına maruz kalabileceğini düşünüyor. 

Diyanet İşleri Başkanı’nın LGBT’leri “yaratılışa aykırı sapkınlık”la eşleştiren, suçlayan açıklaması çok tepki çekti. Bir LGBT annesi olarak siz bu açıklamayı duyunca nasıl karşıladınız?

Ürperdim. Çoğunluğu muhafazakâr olan bir toplumda, etki gücü yüksek olan bir din adamının böylesine bilimsellikten uzak, böylesine bilime aykırı bir ifadeyle açıklama yapması endişe verici ve çok tehlikeli.

‘EŞCİNSELLİĞİN TERCİH OLMADIĞINI, BU ÇOCUKLARIN BÖYLE DOĞDUKLARINI ÖĞRENDİM’

Diyanet, sadece açıklamalarıyla değil yürütme üzerinden toplumsal hayatı etkileyen düzenlemeleriyle de cinsiyet eşitliğini karşısına alıyor. Kadınların namus adı altında cinayetlerle öldürdüğü ve LGBT’lerin cinayete varan nefret saldırılarına maruz kaldığı, üstelik bunun her geçen gün arttığı, daha çok can yaktığı bir ülkedeyiz. Sizce Diyanet’inki gibi tutum ve eylemler bu saldırıların önünü açıyor mu? Yaşanan olaylarda gericiliğin nasıl bir rolü var?

Ülke olarak trans cinayetlerinde zaten ilk sırada yer alıyoruz. Ben eşcinsel annesiyim. Bugün bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum; ama yıllar önce böyle değildim. LGBTİ’lerin de eşit haklara sahip olmaları gerektiğini düşünsem de, bilinmeyene karşı duyulan korku ve böyle yanlış söylem ve öğretilerle, gizli homofobikmişim haberim yokmuş.

Gericiliğin nasıl bir etkisi olduğunu bizzat yaşayarak öğrendim. Altı sene önce kızım eşcinsel olduğunu söylediğinde beynimden vurulmuşa döndüm, şoka girdim. Kabullenemedim, çünkü muhafazakâr bir toplumda, muhafazakâr ve baskıcı bir ailede büyümüştüm. Doğru bildiğim yanlışlar kabullenmemi engelliyordu.

Üstelik karşımızda koca bir “elalem” terörü vardı. Saniyeler içinde kızıma duyduğum sevgi nefret ile yer değiştirmişti. Nasıl böyle bir tercih yapabilirdi? Ya da onu yetiştirirken ben nerede yanlış yapmıştım? Binlerce soru soruyor, ancak cevabını bulamıyordum. Bu konuda uzman psikiyatristlerce destek ve bilgilendirme toplantıları yapan bir dernek sayesinde; Dünya Sağlık Örgütü tarafından eşcinselliğin tercih olmadığını, bir hastalık olmadığını, bir varoluş biçimi olduğunu, bu çocukların böyle doğduklarını öğrendim. Bilimsel terim ve kavramları açıklayarak anlattıklarında, ne kızımın ne de benim bir yanlış yapmadığımızı, bu kötü duygularımın bana öğretilen doğru bildiğim yanlışlardan, yani gerici zihniyetin bilinçaltıma nakşettiği öğretilerden kaynaklandığını öğrendim.

Oysa bu gerçeği öğrenmeden önce çocuğum ne ise şimdi de o idi. Yanlış olan, bana dünyayı zindan eden yalnızca benim düşüncelerimdi. Diyanetin bu tutum ve eylemleri nedeniyle zaten var olma ve yaşama hakkı için mücadele eden LGBTİ’ler, hem aileleri hem de toplum tarafından daha çok nefret saldırılarına ve nefret cinayetlerine maruz kalacaklardır.

Röportajın tamamı burada