“Dernekler ve aktivistler sizi Beyaz Türk olarak görüyorlar, ne yapsanız yaranamazsınız” demişti bir arkadaş. Kimseye yaranma derdimiz yok ama galiba o arkadaş haklıymış.
Dün açıklanan, Hormonlu Domates vb gibi homofobik/transfobik kişi ve oluşumlara tepki gösteren ödüllere karşılık, SPOD LGBTİ derneğinin “hep tenkit değil biraz da iyileri teşvik edelim” dediği, bizim camiadan bu işe katkıda bulunanları ödüllendirmek için hazırlanan 2019 Şugariyet Ödülleri adaylarında bilin bakalım kim ya da kimler yoktu? 🙂
2019 Şugariyet Ödülleri’nin aday listesine ulaşmak ve oy vermek için tıklayın
5 yıldır, hiçbir kurum hiçbir fon tarafından desteklenmeden, cebimizden para harcayarak, karşılık beklemeden emek sarf eden ekip üyelerimizle, LGBTİ+ görünürlüğü konusunda yaptıklarımızı sayıp dökmeyelim, (gerçi sayıp dökmek gerekiyor sanırım ama neyse) eğer konu 2019 ise, 2019’da neler yaptığımıza kısaca bir bakalım;
- Our Pride partileri ve diğer konsept partilerle, Gay club eğlencesini, trans, travesti, lezbiyenleri de ayırt etmeden, hatta edebiyle eğlenmesini bilen heterolara da kapımızı açarak, özellikle gay club olmayan mekanlarda herkese yaymaya çalıştık
- “Pride günü paralı parti mi olur?” diyerek bizi baltalamaya çalışan köhne zihniyete karşı, sponsorlarla olan uzun görüşmeler sonucunda, yine de sponsor firmadan herhangi bir hava parasını cebimize koymadan, tüm bütçeyi kuir isimlerin ağırlıkta olduğu line up ve reklama harcayarak 600’e yakın insanın aynı çatıda, sorunsuz, kavgasız eğlendiği Pride Ball partisini yaptık
- Sadece parti yapmak değil, partilerimizin sahnesinde veya performans kısmında pozitif ayrımcılık yaparak kuir performans sanatçılarına öncelik verdik, ayrılabilen maksimum bütçelerle onları desteklemeye çalıştık,
- Pride ayında Sezen Aksu başta olmak üzere bir grup sanatçı bizler için “Aşkın Rengi Olmaz” diyerek özel videolar yolladı ve bunları kamuoyu ile paylaştık -ve bundan bağımsız olarak 5 yıldır yaptığımız gibi sanatçıları/ünlü isimleri LGBTİ+ hakkında kamuoyuna pozitif söylemler yaymak için teşvik ettik,
- Dünyanın en önemli festivallerinden biri olan Sziget’in Magic Mirror sahnesinde Türkiye ve Ortadoğu’daki LGBTİ+’ların adını duyurmak için hazırladığımız “prideORIENTAL” partisini düzenledik ve Macaristan’a cebimizden para ekleyerek, hiçbir sponsor desteği olmadan gittik,
- Bağışı söylemek ayıptır belki ama hiçbir dernek ya da kurumla bağlantımız olmamasına, hiçbir konsolosluk ya da fon tarafından tarafından desteklenmemize ve ekibimizde GZone’dan bir kuruş almadan yıllardır çalışan insanlar olmasına rağmen, bir partimizin gelirinden bir kısmını ilginçtir ki, yine bu ödülleri düzenleyen SpodLGBTİ üzerinden Eylül Cansın Trans Misafirhanesi’ne bağışladık. Hatta yapılan hasılatı yeterli bulmadık, biz cebimizden üzerine para ekledik. Bu bağışı Ekim ayında da tekrarlayacağız.
- Son kullanıcı olarak bilmeyenler olabilir ancak basın bültenlerimizi ve diğer içeriklerimizi hem basın hem de kamuoyu ile düzenli olarak paylaşıyor ve LGBTİ+ konusunu gündemde tutmaya çalışıyoruz,
- 2018-2019’da, ana akım isimler kadar kuir sanatçıları daha çok desteklememiz gerektiğini düşünerek bu isimleri öne çıkarmaya çalıştık, özellike sanat alanında kimsenin haber/tanıtım ricasını kırmamaya çalıştık.
… ama bunların sonucunda, özellikle “görünürlüğe” önem veren bu Şugariyet Ödülleri’nde herhangi bir kategoride aday olamadık.
(Bize ek olarak, adını anmak bile istemediğimiz, habercilik, üslup ve sosyal medya yönetimi konusunda yanlışları olan ama hakkını her türlü savunacağımız rakip markanın çektiği o güzel videolar da elbette görmezden gelinmiş…)
🙂
-ki bu aslında maddiyat olarak önemli değil ama manevi olarak gerçekten tuhaf bir zihniyeti işaret ediyor…
Öncelikle şunu belirtelim, bu ödüllerdeki adaylar kullanıcıların oyları sonucunda belirlendi, “Jüri Özel Ödülü” hariç. Bu yüzden sözümüz sadece insiyatif olarak -küründen de olsa- bizi özel ödüle layık gösterebilecek bu jüriye değil aslında, bizi “beyaz Türk” olarak gören, yaptıklarımızı değersiz bulan tüm bu kafadaki insanlara!
Güya her konuda ayrımcılığa karşı olan bu kafa, bize bu yakıştırmayı yaparken nedense yıllardır Beyaz Avrupalı ve Amerikalıların fonlarını almakta beis görmüyor. Hatta bu ödül töreni de benzer bir fonla destekleniyor. Biz fonlanmasak da fona karşı değiliz. İşe yarar bir aktivizm yapmak için elbette bu paraları alsınlar kullansınlar ama bu “Beyaz Türk” lafı nedir arkadaş? Bu sözün yüzümüze söylenmesini/söylenmemesini de geçtim, bu kafalar nedir? Hangi yıldayız? Biz bu topraklarda onlarca yıldır yaşayan insanlar değil miyiz? Uzaydan mı geldik? Hepimizin sosyo-kültürel ve ekonomik şartları üç aşağı beş yukarı aynı değil mi?
Sanmayın ki bu durumla biz ilk kez karşılaşıyoruz. Bu bizim yıllardır aldığımız bir eleştiri(!) idi. Yeteri kadar “bilmemne” olamadık belki de onlar için bilemiyoruz. Artık yeri geldiği için bu kafalara cevap vermek gerekiyor.
GZone’un ekibi, kimseyi etnik kökenine göre ayırmamamıza rağmen, Türk, Kürt, Arap ve kimbilir başka nereli arkadaşlardan oluşuyor. Zaten kimseye “nerelisin?” diye sormadık. Hadi neyden kimden oluştuğunu da geçtim, bugüne kadar ne haberlerimizde ne paylaşımlarımızda hiçbir etnik köken ayrımı yapmadık. Ancak fanatik Kürtçü de olmadık veya fanatik Türkçü de olmadık. Zengin düşmanı da olmadık, sosyal sınıf ayrımı da yapmadık. Yeteri kadar Komünist çizgide haberler paylaşmadığımızı söyleyip Rusya ile ilgili yapılan homofobik haberlere içerleyerek bizi kıyasıya eleştiren, hatta hakaret eden isimler de oldu (WTF?). Çünkü onların kafasındaki aktivizm sadece bağırıp çağırarak, agresyon ile, “uzlaşmayacağuk” anlayışı ile yapılırdı. O zamanları geçtik artık. Ayta Sözeri de dağ gibi tek başına durmaktadır aslında aktivizm yaparak, Seyhan Arman da ana akım dahil pek çok alanda kendini ifade etmiştir. Bu insanların dernek geçmişleri olmasa, yaptıkları göz ardı mı edilecektir?
Bu yazıyı kim üzerine alınır bilemiyorum, ancak Türkiye’deki bu ayrımcı aktivizmin sadece küçük bir işaretidir bu ödül adayları. Bu arada yeri gelmişken söyleyelim; ödüle aday gösterilen hiçbir ismi eleştirmek haddimize değil, hepsi her türlü ödülü hak ediyorlar. Keşke daha çok ödüllendirilseler.
“Ancak dernekseniz değerli işler yaparsınız” veya “illa ki fanatik şekilde Kürtlerin hakkını savunursanız sizi kaale alırız” kafaları gerçekten çok can sıkıcı. Bu kafalar LGBTİ+ aktivizmine çok zarar vermekte. Çünkü bu hareket kapsayıcı olmalıdır.
GZone’un çizgisi, etkin kökene göre ayrım yapmadan, hatta kimseye bunu sormadan, kimseyi ayırmadan LGBTİ+ olan veya pozitif ya da negatif şekilde onların alanının içine giren isimlerle ilgili içerikler üretmektir. Böyle de olmaya devam edecektir. Ünlü ya da ünsüz kimsenin cinsel yönelimini, sağlık bilgilerini veya kendisinin paylaşmadığı hiçbir bilgiyi ima yoluyla bile ifşalamaya başvurmadan bu yolda yürüyoruz.
Bütün bu cümleler aslında bir sitem yazısına aittir ama sanmayın ki bu tip hareketler bizi demotive etmektedir. Biz zaten bağımsız olmanın, kimseyle maddi bir hesabımızın olmamasının özgürlüğüyle işimizi en iyi şekilde yapmaya devam edeceğiz.
Bizi görmezden gelmesine aldırmadan, destek verdiğimiz hiçbir dernekten veya aktivistten veya LGBTİ+ ile alakalı bir kurumdan bir kuruş beklentimiz olmamıştır. Ancak -sadece yeri geldiğinde- bir kuru teşekkürü bekliyoruz. 5 yıldır alamadığımız o kuru teşekkürü… Sanırız daha çook bekleyeceğiz…
Sencer Piyancı (AKA Murat Renay) – GZone Kurucu Ortak/Genel Yayın Yönetmeni