GZone Dergi’nin Nisan 2018 sayısının konuklarından ikisi, Instagram’daki çift profilleriyle Türkiye’deki homofobiye meydan okuyan Aras ve Deniz. Birbirinden tatlı mizansenleri paylaştıkları fotoğraflarıyla, yurtdışında benzerleri bulunan çift profillerine Türkiye’den göz kırpıyorlar.
Aras ve Deniz’le Murat Renay söyleşti. İşte bu röportaj:
-Sizi tanıyalım. Aras ve Deniz olarak ayrı ayrı kaç yaşındasınız, hangi okullarda okudunuz, nerelisiniz, ne işlerle uğraşıyorsunuz?
Aras: Artık ikimizde 3lü yaşlara geldik. 31 yaşındayım. Kadıköy Anadolu lisesini tamamladıktan sonra Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne Güzel Sanatlar okumaya gittim. Sanat eğitimime lisans ve yüksek lisans olarak Budapeşte ve Londra’da devam ettim. O dönemlerde ulusal ve uluslararası yarışmalarda birçok ödül alıp karma sergilere katıldım. Fakat maalesef ülkemizde Güzel Sanatlara hak ettiği değer verilmediği için kariyerime porselen sanatçısı olarak devam edemedim, en azından şimdilik freelance yapıyorum diyelim. Uzun yıllardır görsel sanatlar üzerine çalışmalarım devam ediyor. Kariyerime bir TV kanalında sanat yönetmeni olarak devam ediyorum. Ailemin kökeni Üsküp’e dayanıyor ama ben İstanbul doğumluyum.
Deniz: Ben de 32 yaşındayım, Saint Joseph Fransız lisesini tamamladıktan sonra 5 yıllık bir Fransa geçmişim oldu, Paris Sorbonne 6 üniversitesinde kimya mühendisliği okuduktan sonra İstanbul’a geri döndüm ve Bilgi Üniversitesi’nde işletme yüksek lisansımı tamamladım. Üniversite döneminde yoğun şekilde müzikle de uğraştım. Türkiye’ye döndüğümde bu uğraşımı biraz daha profesyonel alana taşıyarak 2 yıl boyunca Ladies and Gentlemen Müzikal grubunda yer aldım ve bu sayede birçok sanatçıyla da çalışabilme fırsatım oldu. Maalesef son yıllarda çok sevdiğim bu uğraşıma asıl çalışma alanımdan dolayı vakit ayıramıyorum. Şu anda Fransız menşeeli uluslararası bir enerji firmasında iş geliştirme alanında çalışıyorum. Ailemin kökeni Selanik’e dayanıyor ama bende aynı Aras gibi İstanbul doğumluyum.
-Bize tanışma hikayenizi anlatır mısınız?
Aslında yollarımız biz farketmeden lise zamanında kesişmiş, aramızda sadece bir okul duvarı varmış. Aras’ın Kadıköy Anadolu’da okuduğu yıllarda Deniz de hemen yanı başındaki Saint Joseph’te okuyormuş. Bundan yıllar sonra (günümüzden 5 yıl once ) Deniz’in vokalist olarak bulunduğu bir Sezen Aksu Açıkhava konseri sırasında yollarımız bu kez gerçek anlamda kesişti. Aras konseri izlemeye bir kız arkadaşıyla gelmişti ve o kız Deniz’in yakın arkadaşlarından biriyle flört ediyordu, konser sonrasındaki afterparty’e hep birlikte katıldık ve ortak arkadaşlarımız sayesinde ilk kıvılcım çaktı.
-Instagram’da bu çift profilini açmak nereden aklınıza geldi?
İlişkimizin süresinin uzun olması ve dolayısıyla arkadaş çevrelerimizinde ortak olması sebebiyle uzun zamandır birçok aktivitede bir arada bulunuyoruz ve bu haliyle sosyal medya paylaşımlarımıza da yansıdı, sonra düşündük ki tüm bu görselleri daha konsept içerikli tek bir Instagram profilinde buluşturmak hem arkadaşlarımız açısından ilginç hem de bizim gibi tercihlere sahip bireylerin sosyal hayatlarında aradıkları cesareti bulmalarına destek olabilirdi. Bizimki gibi çift profillerin dünyada birçok örneği mevcut ve çok da ilgi görüyorlar, Türkiye’de ise naçizane biz öncü olmak istedik, insanlar aşka inansın ve korkmadan hayatlarını istedikleri gibi yaşasınlar !
-Bugüne kadar nasıl tepkiler aldınız? Olumlu veya olumsuz?
Başta, arkadaşlarımız bu kararımızı soru işareti ile karşıladı ve bize hep neden böyle birşeye kalkıştığımızı sordular çünkü onlara göre yaptığımız paylaşımlar ‘Primitif’ toplum normlarına göre gizlenmesi ve kapalı kapılar ardında yaşanması gereken olguların dışa vurumuydu ve tehlikeliydi biz ise tamamen saf duygularla gezip gördüğümüz ve etkilendiğimiz yerleri/anıları bu karelere rastlayan insanlara aynı hoş duygularla yansıtmak istedik. Aldığımız olumlu tepkiler günden güne bizim tahmin ettiğimizden çok öteye gitti ve düşlediğimizden çok daha geniş bir kitleye ulaşır oldu, bu da bizi çok mutlu ediyor. Tabi tüm bu güzel geri dönüşlerin yanında her paylaştığımız karede homofobik yaklaşımlarla da karşılaşıyoruz fakat bu durum çok da umurumuzda değil
-En çok hangi konularda anlaşıyor veya fikir ayrılığı yaşıyorsunuz?
Genel olarak birçok konuda anlaşıyoruz bunun sırrının da benzer hayat görüşlerine sahip olmamızdan ileri geldiğini düşünüyoruz. Fikir ayrılığı yaşadığımız noktalar ise Deniz’in daha analitik odaklı, Aras’in ise daha duygusal bir bakış açısı olmasından kaynaklanıyor ama sonuçta hep bir ortak paydada buluşmayı başarıyoruz. Bizce mutluluk farklılıklardan olumlu anlamlar çıkarabilmekte ve birbirinden hep yeni şeyler öğrenebilmekte saklı.
-Beraber yapmayı en çok sevdiğiniz şeyler nelerdir?
Birlikte seyahat etmek, alışveriş yapmak, kalabalık arkadaş gruplarıyla etkinliklere katılmak gibi birçok klişe sayılabilecek ‘’ilişki aktivitesi’’nden tabiki büyük keyif alıyoruz fakat asıl bizi mutlu eden gerçekten birbirimizin hayatının bir parçası olabilmek ama daha özel örnekler vermemiz gerekirse Aras başbaşa iken Deniz’in şarkı söylemesini ve sürpriz organizasyonları kusursuz şekilde planlamasını, Deniz ise Aras’ın konu ne olursa olsun istediğini almaktaki becerisine şahit olmayı ve dünyaya kendisinin bakamadığı duygusal bir pencereden bakmasını seviyor.
-Paylaştığınız fotoğraflarda hem mekan/yer kullanımı hem tarz olarak göze hoş gelen pek çok öge var. Nedir bunun sırrı?
Aslına bakarsanız özel bir sırrı yok, biz fotoğraf çekerken hep bir karede en çok eğlendiğimiz anı yine bize eğlence malzemesi verebilecek ya da bize ilginç gelen öğeler ile birleştirip spontane şekilde konsept yaratıyoruz. Hiçbir zaman ‘’Hadi şimdi Instagram fotoğrafı çekelim’’ diyerek yola çıkmadık, biz o kareleri çekerken ne kadar çok eğlendiysek sosyal medyada paylaşırken de o kadar içimize siniyor. Aslında Instagram bizim icin bir nevi anı albümü, bazen albüme bakıp ‘’Ne güzel anılar biriktirmişiz’’ dediğimiz çok zaman oluyor, tabi bazen de o karelerin çekimi esnasında birbirimizle yaşadığımız ‘’Kaos’’ anlarını da hatırlayıp gülüyoruz. Burada Aras’ın bitmeyen sabrını ve sanatsal bakış açısını kesinlikle yamana atmamak gerekiyor.
-Favori seyahat destinasyonlarınız nelerdir ve neden?
Gelecek planlarımızda dünyanın çok farklı yerlerini ve kültürlerini gezebilmek tabiki var fakat şimdiye dek birlikte gezdiğimiz şehirler arasında tereddütsüz aynı hislerde buluştuğumuz yer Los Angeles oldu, orada kendimizi ve içinde bulunmayı hayal ettiğimiz dünyayı bulduk. Bunun dışında Avrupada Roma, uzakdoğuda ise Tayland çok güzel vakit geçirdiğimiz ve sıcak dostluklar kurduğumuz yerlerdi. Belki de en seveceğimiz yer henüz görmediğimiz yerlerden biridir, kim bilir? Gezmeye devam edeceğiz.
-Türkiyeli bir çift olduğunuz için paylaşımlarınızda otosansür uyguladığınız durumlar oluyor mu? Yani şöyle paylaşım yapmak isteriz ama yapamıyoruz dediğiniz bir durum var mıdır?
Tabiki mevcut paylaşımlarımız çoğu zaman benzer ortamda çekilen onlarcası arasında en edeplileri oluyor. Bu hem bizim kendimize koyduğumuz hem de ‘’Mahalle baskısı’’ sonucu ortaya çıkan bir otosansürleme. Bazen bizimkine benzer yabancı profillere denk geldiğimizde cesaretlerini hafif hasetle konu ettiğimiz karelere rastlıyor ve düşünüyoruz ama sanırız biz hazır olsak bile içinde bulunduğumuz sosyal mecra buna hazır değil.
-İleride yasal bir birliktelik kurmayı düşünüyor musunuz, şimdilik elbette Türkiye dışında?
Samimi olmak gerekirse bunu aramızda defalarca konuştuk, her ne kadar bizce hayatı paylaşabilmek yasaların şahitliğine ihtiyaç duymasa da yurtdışında yaşayan ve hayatlarını birleştiren arkadaşlarımızla sohbetlerimizde bunun ilişkilerini başka bir boyuta taşıdığını çok defa dinledik ve evet, şimdilik zamanı belli olmasa da yine bizden beklenen kendine özgü bir şekilde bu adımı atmaya dair bazı planlarımız kafamızda var.
-Türkiye’de LGBT bireyler sizce daha özgür olacaklar mı? Bu sizce neye bağlı?
Bu tabi ki birçok farklı etkene bağlı, en gelişmiş denilen ve yasaların LGBT bireylerin de haklarını içermeye başladığı ülkelerde bile gözlemlediğimiz henüz durumun istenen seviyeye ulaşamamış olması. Ülkemiz konu olduğunda ise durum tabi ki çok daha vahim ve katedilecek çok yol var fakat durumun çözümsüz olmadığını düşünüyoruz, biz kendi adımıza iletişime geçtiğimizde kendimizi anlatabileceğimiz insanları gördüğümüzde bu konulara uzak olsalar bile elimizden geldiğince anlatarak küçük de olsa bir farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Bizce değişim önce iletişimden geçiyor, inanıyoruz ki doğru iletişimle doğru bakış açılarını kazanabilecek insanların sayısı hiç de az değil. Sonrası ise tabiki eğitim, homofobi ancak aile içi ve sosyal eğitimle azaltılabilecek bir sorun. Biz bu değişime inanmaktan vazgeçmeyeceğiz. Hope will never be silent (Harvey Milk)
Nisan 2018 GZone Dergi içeriklerine aşağıdaki dergi kapağımızı tıklayarak ulaşabilirsiniz.