MELİKŞAH ALTUNTAŞ, EN SEVDİĞİ 10 KUİR SİNEMA HARİKASI FİLMİ SEÇTİ

BantMag'in sinema editörü, BantMag Youtube kanalının "Maskeli"si Melikşah Altuntaş, GZone'un Haziran-Temmuz 2019 sayısı için konuğumuz oldu ve bizim için en sevdiği 10 Kuir Sinema Filmini listeledi.

The Children’s Hour (1961)

Sinema tarihinin en önemli yönetmenlerinden William Wyler’ın imzasını taşıyan ve haklarında çıkan bir dedikoduyla hayatları sarsılan iki anaokulu öğretmeni kadının toplum baskısıyla sınavını konu eden bu müthiş klasikte, Audrey Hepburn ve Shirley MacLaine tek kelimeyle harika.

The Bitter Tears of Petra Von Kant (1972)

Kuir sinemanın en çarpıcı filmlerinden bazılarında imzası bulunan Rainer Werner Fasbinder’in upuzun beş plandan oluşan bu başyapıtı, genç ve güzel modeline karşı amansız bir aşka düşmüş bir moda tasarımcısının acı ve kederine bizleri ortak ediyor.

Law of Desire (1987)

Sinemasından kuir karakterleri hiçbir zaman eksik etmeyen İspanyol usta Pedro Almodovar’ın, bir yönetmenle onun laftan anlamayan ve artık tehlike arz eden fan’ı arasındaki tutku dolu ilişkiyi merkeze aldığı bu nefis filminde, gencecik ve son derece güçlü Antonio Banderas’ı izliyoruz.

Happy Together (1997)

Sinemada aşkın şiirsel dilini en başarılı şekilde ifade edebilen yönetmenlerden Wong Kar-Wai’nin 90’lı yıllardaki bu başyapıtı, Arjantin’e seyahate giden iki adamın kaçınılmaz yol ayrımına doğru ilerleyen ve izleyicisini de sarsmayı ihmal etmeyen hikayesini konu ediyor.

High Art (1998)

Küçük bir dergide stajyerlik yapan genç bir kızla, başına buyruk, madde bağımlısı bir fotoğrafçının gittikçe genişleyen bir tutkuyla birbirine bağlandıkları bir ilişkiyi odak noktasına alan bu Amerikan bağımsızı, tüm zamanların en başarılı kuir filmlerinden biri.

I Don’t Want to Sleep Alone (2006)

Tayvan sinemasının ustalarından Tsai Ming-liang’ın bu zarif ve etkileyici filmi, yaralı bir adama bakan genç bir erkek ve kadını, adı konmamış bir çekim alanının içine hapsediyor ve fiziksel yaraların ilacını ruhsal bir tatmin duygusuyla sunuyor. 

A Single Man (2009)

Christopher Isherwood’un aynı adlı yürek parçalayan anlatısını, Tom Ford’un muazzam şekilde sinemasallaştırdığı bu şık melodrama, sevdiği adamı kaybetme acısına daha fazla dayanamayan bir profesörün hayatının son gününe bizleri, dayanılmaz bir yoksunluk hissiyle ortak ediyor.

Tangerine (2015)

Tamamı iPhone5’le çekilerek bir ilke imza atılan bu bol yaygaralı, komik ve zeki komedi, sevdiği adamın başka bir kadınla birlikte olduğunu öğrenip deliren bir fahişe ile onun en yakın arkadaşını, sonu gelmeyen bir hesaplaşma gününün ortasında bırakıyor.

Carol (2015)

Dönem filmlerinin beyaz perdedeki en nitelikli örneklerinden bazılarına imzasını atmış olan Todd Haynes’in, 1950’lerin tutucu New York’unda birbirlerine doğru çekilmekten kendini alıkoyamayan iki kadının kırık aşkı öyküsü, Cate Blanchett ve Rooney Mara’nın enfes performanslarıyla parlıyor.

Call Me By Your Name (2017)

Andre Aciman’ın şu sıralar devam romanını yazdığı aynı adlı kitabından, olabilecek en incelikli uyarlamayı gerçekleştiren film, ilk aşk denen belayı, yakıcı bir yaz ve kasıklara düşen alevle harmanlıyor ve karşımıza bol hüzünlü bir romantizm harikası çıkarıyor.