Mert Bell’in hazırladığı GZone Top 50 listesini buradan dinleyebilirsiniz.
Bir önceki yazıda erken konuşmuşum arkadaşlar; yaz gelemedi. Aşılarımızı olmaya başlayıp normalleşmeye çalıştığımız bu döneme kıştan kalma bu aynılık iyi gelmiyor elbette. Bir yandan yayları iyice gevşetmek de ne kadar doğrudur bilemiyorum. Zaten yeni albümlerini çıkaran Zeynep Bastık ve Gökhan Türkmen dışında kimse de yeni şarkıları ile yazın coşkusunu önemsiyor gibi görünmüyor. Lafı daha uzatmadan hemen son bir ayda çıkan albümlere ve şarkılara (benim seçtiklerime) bir dalış yapalım.
Zeynep Bastık’ın aranjör Serhat Şensesli ile hazırladığı ve pek merakla beklediğimiz ilk albümü “Zeynodisco” ile başlayalım. 7 şarkılık bu albüm (genişletilmiş versiyonu Temmuz’da gelecekmiş) su gibi akıyor, öncelikle bunu belirtelim. Şensesli temiz, güncel ve bir de havalı soundlar yaratma konusunda çok yetenekli bir müzik adamı; bu albüm onun ismini net bir şekilde pop haritasına koyduğu için mutluyum. Gelin görün ki; daha önce “Bana Sorma” için yazdığım şarkı sözlerinin basitliği mevzusu Bastık ve Şensesli için bir dezavantaj oluşturuyor. Bunun farkında olmalılar ki şarkıların çoğunun sözleri için destek almışlar ve örneğin Yasemin Mori gibi şarkı yapısı oluşturmada albüm ekibine fark atabilecek birinin kaleminden çıkma “Kalbimi Kırdın” “Zeynodisco”nun en iyi şarkılarından biri olmuş. Yine Uzi’nin desteklediği ve finalinde isabetli şekilde Bastık’ı hafiften rep yaptıran “Sana Bayılıyorum” ve Emir Can İğrek’in yeteneklerini en doğru şekilde kullanan cool “Marlon Brando” ortalama üstü işler olmuş. Yalnız her iki şarkıya da disko demek ne kadar doğru olur bilemiyorum; dans ederken uçabileceğiniz, öfori hissedebileceğiniz şarkılar değiller. Geçtiğimiz yıl yabancı popta patlama yapan disko etkisine en yakında duran şarkılar olan “Bana Sorma” ve “Bir Daha” sözlerine çok aldırış etmezseniz albümün melodik olarak en tatmin edici şarkılarıyken Şensesli ve Bastık’ın birlikte yazdıkları şarkılardan orta tempolu “Yakışır Bana” albümün gizli mücevheri ve “Kalbimi Kırdın” ile birlikte ‘tam olmuş’ hissi veren bir diğer şarkı. Ajda Pekkan’ın 70’ler plaklarından fırlamış gelmiş gibi duyulan bu şarkıya bayıldım.
Gökhan Türkmen’in geçtiğimiz yılın kasvetini üstümüzden atmak istercesine #iyiyaşa etiketi ile paylaştığı 7.albümü “7” bir disko albümü değil belki ama Türkmen’in diskografisine bakarsak ayakları toprağa basıp elektriği boşaltma ve bir tür iyileşip rahatlama albümü olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Türkmen’in 70’ler disko ve dans müziğinin etkisinde kaldığı ve bu anlamda; bu türü çok iyi anlayıp adapte edebilen bir aranjör olan Genco Arı ile çalıştığı bu albüm bir yandan en az Gökhan Türkmen sözlerini içeren albüm olma özelliğini de taşıyor. Sanıyorum kendisi işleri ‘hafif’ tutmaya geldiğinde ‘romantik’liğinin önüne geçememiş olacak ki burada sözlerin çoğunu Mert Carim’a emanet etmiş ve çok da iyi yapmış. Carim’in sözleri hem gayet samimi bir dille yazılmış, hem de bu şarkıların hit olmasını sağlayacak tatlılığa ve kolay anlaşılırlığa sahip. Ekip ve yetenek böyle olunca; geçen yıl çıkan “Deli” dahil, hafif hafif kıvırtarak albümü açan “Falan Filan”, r&b’ye doğru kayan “Nanay”, albümün enerji zirveleri ve favorilerim “Şerefine” ve “İmza” ile chill bir downtempo örneği olan “Çürük” parıl parıl parlamışlar. Önümüzdeki aylarda kulağınızdan ayırmayacağınız şarkılar olacağını düşünüyorum.
Bu yılın en çalışkanlarından Merve Deniz; karantina şarkılarından oluşan “Dünya Evim” albümünden sonra cover albümü “İz”i de dinleyicilerle buluşturdu. Deniz’in jenerasyonundan gelen bir çok pop şarkıcısının yapacağı böyle bir albüm Sezen Aksu etkisi altında olacaktır; bunu tahmin edebiliyoruz. “İz”de de Aksu’nun bulaştığı bir çok şarkı var ve hepsinin Deniz tarafından gayet iyi ve temiz yorumlandığını söyleyebilirim (favorilerimin “Ben De Yoluma Giderim” ve “Yetinmeyi Bilir misin?” olduğunu belirteyim). Ancak albümün en sağlam işlerinin Aksu’nun gölgesinden çıkıldığında gerçeklemiş olması ilginç. Geçen yıl yayınlanan olağanüstü güzellikteki türkü yorumu “Öf Öf”, ilk klip için seçilen ve Deniz’in en iyi vokal performanslarından birini sergilediği “Karakolda Ayna Var” ve Can Oflaz ile karşılıklı müthiş bir zarafetle söyledikleri “Gündüzüm Seninle” albümün zafer anları. Oflaz zaten aranjeleri de yaptığı için albümün üstündeki etkisi çok büyük. Gitar merkezli ve aydınlık soundunu hem Deniz’in aydınlık sesine hem de şarkıların çoğuna (yalnızca Aşkın Nur Yengi’nin efsanevi “Karanfil”i daha kasvetli olmalıydı diye düşünüyorum) başarıyla yakıştırmış ve albümün akıcılığını sağlamış. Onno Tunç, Uzay Heparı gibi müzik adamlarına saygıda kusur etmeyen, oldukça kaliteli bir cover albümüne imza atmış Merve Deniz ve ekibi.
Ceyl’an Ertem’in türkü albümü sonrası çıkardığı şarkıları/türküleri ile çok fazla bir bağ kuramamıştım ama son çıkan “Sis” ilk dinlediğimde beni olduğum yere mıhladı. Yalnızca bir piyano ve Ertem’in mesafeli yorumu ile başlayan şarkı enstrüman ve vokal bakımından gittikçe zenginleşerek gürüldeyen bir isyana dönüşüyor. Bir süredir Ertem’in kendi yazdığı şarkılar arasından beni bu denli etkileyen olmamıştı. Bilmiyorum, aranjör Çağrı Sertel ve Ertem’in aklındaki bu muydu ama “Sis” güç veren bir marş gibi hissettiriyor ve açıkçası buna yükseleceğimi hiç düşünmezdim. O nedenle bravo bu ekibe!
Kalben’i arabesk tınılarıyla çok şaşırtıcı bir güzellikte buluşturan “Şanssız Mücadeleci”yi de hararetle dinlemenizi öneriyorum. İsrailli müzisyen Dudu Tassa’nin harikulade divaesk bestesi ve aranjesi üzerinde pek üzgün bir halde gerçekleşemeyen arzularını anlatıyor Kalben ve sonuç ilk albümündeki çok ses getiren İbrahim Tatlıses coverı “Haydi Söyle”den çok daha etkili oluyor. Yıllar içinde Kalben diskografisinin bir köşesinde mücevher gibi parlayacak bir deneme bu.
Ersay Üner’in ise durup durup yılın en iddailı ve en iyi pop şarkılarını yapıvermesine bayılıyorum. Yeni şarkısı “Gidiyorsun” koca bir hayal ve kalp kırıklığını; neredeyse the Weeknd’i hatırlatan bir acımasızlık ve kasvetle yaşatan süper cool bir elektro-pop örneği. Mutlaka dinleyiniz.
Lara Di Lara’nin aşırı üretken bu döneminin meyveleri de birbirinden lezzetli diyebilirim. Kendisi Kamufle ile birlikte yakın zamanda “Denge” isimli bir EP de çıkardı; ancak Türkçe rap/hip-hop konusundaki bilgisizliğim ve tecrübesizliğim nedeniyle oraya girmeyeceğim. Onun yerine; albüm sonrası çıkardığı şarkılar zincirinde belki de en sade ve en etkileyici noktaya geldiği “Yanında”yı öveceğim. Bu şarkı uzun zamandır içerilere ve içerileri kapanmış, daha henüz tekrardan eski sosyalleşme adımlarını atmaya başlayan bizler için yazılmış ve nihayet başka birinin (elbette ki o özel birilerinin) yanındalığının yarattığı mutluluğu aktaran bir şarkı, katkısız ve alabildiğine coşkuyla.
Mert Bell’in hazırladığı GZone Top 50 listesini buradan dinleyebilirsiniz.
2021’de bizi beslemeye devam edecek gibi görünen isimlerden biri de Merve Çalkan. Çalkan’ın iki ay önceki hipnotik dans şarkısı “Aşkı Bana Getir”in büyüsü henüz üzerimizdeyken bir Mabel Matiz şarkısını daha üzerimize salması bunun göstergesi. “Tekinsiz” yine aynı ekibin elinden çıkma ama Çalkan’ı onu dinlemekten en hoşlandığımız 90’lar sularına atan, bir yandan aranjör Volkan Karaman’ın etkisiyle rüyamsı bir atmosfer yaratan bir şarkı. Matiz’in ilk dönemini hatırlatan bu buruk sözler Çalkan’ın alıştığımız samimi vokal performansıyla aşık bir kadının kalbini açma seansına dönüşüyor. Buna şahit olmak hem mutluluk verici hem de paralayıcı bir şey. Aşkın kendisi gibi.
Gündemdeki müzikle bağını koparmayan Sertab Erener de ilk albümlerinin şarkılarını “Her Dem Yeşil” başlığı altında, yeni düzenleme ve yorumlarıyla bizimle buluşturmaya başladı. İlk şarkı ise ilk albümünün isim şarkısı olan “Sakin Ol” seçilmiş. Bu versiyonların bazılarını benim gibi sık sık Sertab konserine gidenlerdenseniz mutlaka duymuşsunuzdur. Harikulade bir “Ateşle Barut”u yakında dinleyeceğimizi söyleyebilirim mesela. Bu tüm alaturkalığından sıyrılıp elektro-trap-rap haline gelmiş “Sakin Ol”a ilk dinlediğimde de bayılmamıştım ama yeni nesili yakalama derdinden hiç vazgeçmeyen (ve bunu da sık sık dile getiren) Erener ve aranjör Ozan Yılmaz’ın doğru bir yöne sapmışlar.
Hangi aranjörle çalışırsa çalışsın aynı sounddaki müziği yapabilen müthiş istikarlı Nova Norda’yı da tebrik etmek mi lazım, bilemiyorum. Yeni şarkısı “Bataklık” klasik bir Nova Norda şarkısı gibi hemen yeniden dinleme ya da eşlik etme ihtiyacı hissettiriyor (bazen uzun bir koşuya çıkma isteği de uyandırıyor bende şarkıları). Ancak; melodi ve aranje bazında çok dar bir alana hapsolduğunu düşünmeye başladım. Belki bu nedenle bir önceki teklisi “Cehennem”de melodi çok tanıdık olmasına rağmen müzisyen Korhan Futacı’nın eşliği beni heyecanlandırmıştı. Umarım ben yanılıyorumdur.
Nuri Harun Ateş’in 23 yaşında bir Bülent Ortaçgil şarkısı olan “Normal”i hafiften normalleşmeye(?) başladığımız bu Onur Ayı’nda huzurumuza çıkarması ise bizler için büyük ödül. Ateş, elbette ki Ortaçgil’in kelimelerine güvenen temkinli yorumundan çok uzakta oldukça gösterişli ve oyunbaz bir performans sergiliyor şarkıda ve açıkçası bu şovun şu ruh hali içerisinde tam ihtiyacım olan şey olduğunu söyleyebilirim. Ülkenin durumunun bunca yıl sonra özünde aynı kalmasınına ise ne denir bilemiyorum. Şarkıyı nefis şekilde canlandıran aranjör Ogün Dalka’ya da bir alkış.
Herkese güneşli, esintili ve keyifli bir Onur Ayı diliyorum!