Türkiye’nin güzide Tv kanallarından Star Tv, 4 Ekim Salı gecesi yayınladığı “Delibal” filmindeki “gay” kelimesinin geçtiği 3 diyaloğu sessizleştirerek sansürledi.
Bu sansür sonrasında tüm eşcinseller var oluşlarının nasıl büyük bir ayıp ve kusur(!) olduğunu anlayarak heteroseksüel olmaya karar verdi. O günden beri eşcinsel camiada büyük bir azalma söz konusu…
Dalga geçiyorum evet. Yani ilk kısmı doğru, Star Tv bu dangalakça hareketi yaptı. Ancak bu hareket sonrasında eğer bizden bir “kendimizden utanma” ya da “kendimizden vazgeçme” bekledilerse, daha çok beklerler.
Eşcinsel olmak ayıp mıdır, küfür müdür? Birinin anasına mı sövülmektedir o sahnede? “Ben geyim” diyen film karakteri kendi kendine hakaret mi ektmektedir? “Ben şerefsizim” mi demektedir? Siz hangi akla hizmet ederek bu kelimeyi sansürlediniz Star Tv, bize bir anlatsanıza?
Diyeceksiniz ki; ne var bunda? Ne olacak? Konuyu abartmayın.
Abartmıyoruz. Eşcinselliği bir ayıp gibi gösterdiğiniz sürece, LGBT bireyleri umutsuzluğa sürükleyen ve toplumda nefreti kıvılcım kıvılcım da olsa körükleyen sizsiniz.
Gelelim işin başka bir boyutuna; aynı homofobik Star Tv, kanalında neredeyse 1,5 senedir yayınlanan bir dizi olan “Kiralık Aşk”ta feminen bir gey karakter olan “Koriş” ile rating avcılığı da yapıyor.
Koriş’in aforizmaları, abartılı hareketleri bir komedi unsuru olarak kullanılıyor.
Ha elbette, bir eşcinselin feminen davranmasında bence bir sorun yok ya da her eşcinsel feminen değil ya da her feminen davranan da eşcinsel değil ancak konu “klişe” olunca elbette biz Koriş karakterinin deneyimlerimize dayanarak “eğlenceli eşcinsel karakter” olarak sunulmak istendiğini biliyoruz.
Gerçi rolü canlandıran Onur Büyüktopçu, -Türkiye’de bu rolü oynayan neredeyse her oyuncunun manasız yere refleks göstereceği gibi, herhalde üzerine yapışmasın(!) diye- Koriş karakteri için “eşcinsel değil bence aseksüel” diyerek hedef şaşırtmaya çalışsa da, dizide erkeklere olan ilgisini zaten gizlemeyen Koriş karakterinin cinsel yönelimini anlamak için herhalde onu bir erkekle yatakta yakalamak gerekmiyor. Aseksüel de olsa hani konumuz “seksüel aktivite” değil, “yönelim”.
“Kiralık Aşk”ta Koriş karakterine “komik olsun”(!) diye abartılı feminen hareketler yaptıran da aynı Star Tv, “gey” kelimesini sansürleyen de!
Star Tv, hani bari Yeni Akit kadar onurunuz olsun, onların en azından homofobilerinde ve bağnazlıklarında sürpriz yok. Sizin ise ne yaptığınız belli değil!
—-
İSTANBUL KAHVEYE DOYUYOR
Geçtiğimiz perşembe günü Küçükçiftlik Park’ta başlayan “İstanbul Coffee fest” yarına (9 Ekim Pazar) kadar sürüyor.
Küçükçiftlik Park’ın sevilen kahve, perakende ve bar markalarından adeta renkli bir panayıra dönüştüğü mekanda workshoplar da var.
GZone’un 5G Disco’larının sevilen mekanı 5 Cocktails and More’un standında GZone ekibinin herkesten önce denediği şahane kahveli kokteyller var. Tadına bakmayı unutmayın. Yarın son gün!
FİLMEKİMİ BAŞLADI
İKSV’nin sonbahar depresyonuna karşı en büyük silahı Filmekimi, dün (7 Ekim Cuma) başladı. Çoğu filmin bileti satışa çıktıktan sonra 1-2 saat içinde tükendi ama hala kapıda son dakika biletleri için şansınız olabiliyor.
Ben Toni Erdmann, Swiss Army Man, Julieta, Captain Fantastic, Nocturama/Paris is Burning, Florence gibi filmlere bilet bulabilen şanslı insanlardandım.
Filmekimi’nde ilk gün Toni Erdmann ve Çakı Gibi (Swiss Army Man) filmlerini izledim.
2 saat 45 dakikalık Toni Erdmann izleyicisini çok fazla sıkmasa da doğal oyuncuları ve naif hikayesiyle “Cannes’da tüm eleştirmenlerin tam not verdiği film bu muymuş?” dedirtebiliyor. Filmin derdini anladım, hatta bazı sürprizli anlarında da çok eğlendim evet ancak yine de beğenilerin biraz fazla abartıldığını düşünmüyor da değilim.
Çakı Gibi-Swiss Army Man ise öyle herkesin kolay yiyip yutamayacağı bir çılgın komedi. Bir ölüyü canlandıran Daniel Radcliffe’in performansı şaşırtıcı derecede iyi ancak film bugüne kadar beyazperdede izleyebileceğiniz en absürt komedilerden biri olduğundan bu performans Oscar ile taçlandırılamayabilir.
Filmin gösterimi sırasında salonu terk edenler de baya oldu. Türkiye izleyicisi (hatta Türkiye insanı) olarak her şeyi çok mu ciddiye alıyoruz ya da komedide bile çok fazla ciddiyet mi bekliyoruz bilemedim. Kafaları biraz rahat bırakmak lazım. Söz konusu olan karakter osuruğunun gazını jet ski olarak kullanan bir ölü bile olsa (!)