GZone Dergi Nisan 2018 sayısının konuklarından biri de “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” “İstanbul Kanatlarımın Altında” gibi sinema filmleri ve “Lise Defteri” gibi TV dizilerinden tanıdığımız, son yıllarda ise başarılı YouTube kanalı “Akasya Ana”daki videolarıyla ilgi gören Akasya Asıltürkmen. Murat Renay, başarılı oyuncuyla görüştü. İşte bu röportaj:
Sizi öncelikle oyuncu olarak tanıdık, oynadığınız rollerden en çok aklınızda kalanı hangisi oldu ve neden?
Bir rolün akılda kalması içim bir çok etkenin birlikte olması gerekiyor. İyi bir rol demek iyi ekip, oyun, yönetmen demek aslında yani hepsi bir bütün. Tabii oyunun oynandığı yet ve oynama süresi de etkili. Bu sebeple sayacağım onlarca rol var. Ne mutlu bana. Bunların içinde ilk aklıma gelen üç sezon oynadığım Semaver Kumpanya’nın nefis oyunlarından, Işıl Kasapoğlu rejisi ile Onikinci Gece’dir. Televizyonda ise sanırım Saklambaç dizisinde oynadığım “Bağdagül” rolüdür. Orijinal ve kendimden çok farklı bir karakter oynadığım için o da.
Sizi uzun süre ekranlarda göremedik. Açıklamalarınızdan sonra size bir ambargo konduğunu düşünüyor musunuz?
Kimsenin bana ambargo koyduğunu düşünmüyorum. Bunu insanın kendisi yapar. Ben bir karar verdim. Yol tercih ettim. Tabii bu o zaman için geçerliydi. Şimdi de bir yol seçtim ve bu yolda bambaşka şeyler var. Televizyon bir turnike gibi. Girersin çıkarsın. Öyle belli kuralları yok. Sürekli şartlar değişiyor. Benim yuvalarımdan biri. Kapıyı çalarsam açılır, biliyorum.
“Şiddet kelimesini kullanmak bile şiddete hizmet ediyor”
Özgecan Aslan olayından sonra “İlk defa yalnız olmadığım için üzüldüm, meğer hepimiz zenciymişiz” dediniz. Kadınların onlara uygulanan şiddeti saklama nedenleri neler sizce?
Öyle mi demiştim? Siz hatırlattınız şu anda. O kadar da üzülmüyorum artık. Herşey bizde başlatıp bitiyor. Ben mağdur edebiyatı yapmayı bıraktım. Ülke çapında yankı yaratan her olay olduğunda sadece söylenip aksiyon almamak yerine az konuşup çok hareket etmek lazım. Yasalar düzenlenmeli, bazıları yenilenmeli, hukukçuların çalışmaları desteklenmeli. Gençlerden çok umutluyum. Bak yirmi sene önce kimse cinsel kimliğini doğru dürüst açıklayamıyordu. Şimdi en azından bu konuda bir yol katedildi. Tamamen rahatladık mı, hayır. Ama kesinlikle bir gelişme var. Kadınlar, trans bireyler başlarına gelen olayları paylaşamıyorlarlardı çünkü toplum baskısı ve tepkilerden korkuyorlardı. Artık konuşuyoruz. Bunları dile getirip çözüm istiyor, bunun için de kimseye yalvarmıyoruz.
Özellikle Türkiye’de kadın olmak sizce neden zor? Kadına uygulanan şiddeti sizce neler meşrulaştırıyor?
İşte bu sorduğunuzun soru kalıbı aslında. Şimdi size tuhaf gelecek ama şiddet kelimesini kullanmak bile yine ona hizmet ediyor. Kadın hakları. İnsani şartların iyileştirilmesi gibi başlıklarla olumlu bir yerden yaklaşılması daha uygun bence. Çözüm, şifa kurduğumuz cümlelerden gelecek. Ataerkil sistemlerin dönüştürülmesi gerek. Her yerde daha aktif olabilirsek bu şartlar biraz daha iyileşir.
“Trans kadınların gündüzü de olsun”
Trans kadınların da pek çok şiddet vakasıyla karşı karşıya geldiğini biliyoruz. Sizce bu şiddete karşı koymak için ne yapmak gerekiyor? Hem LGBT bireylere, hem de heteroseksüel kadın ve erkeklere ne görevler düşüyor?
Başka hayat tercihlerinin de olabilmesi gerekir mesela. Sadece gece hayatında bir trans bireyin kendini koruyabilmesi de zor. Trans kadınların gündüzü de olsun. Meslek seçenekleri eğer kendi tercihleri değilse zorunlu olarak sadece gece olmasın. Bir sürü alanda ben trans birey görmekten mutluluk duyarım. Ve kimliklerini de rahatça taşımaları kaydıyla. Zevkli, akıllı, hayat dolu trans bireylerin kendini izole etmesine gerek kalmadığı bir dünyada yaşarsak işte o zaman özgürleşiriz aslında. Güney Afrika’da bu böyleydi ve ben kendimi harika hissetmiştim. Toplum bu konuyu çözüp kabul ettiğinde zaten ortada sorun filan da kalmıyor.
YouTuber olmaya nasıl karar verdiniz? Anne olmasaydınız böyle bir karar alır mıydınız sizce?
Tabii ki anne olmamın bir olumlu etkisi oldu. Çünkü derya gibi konu vardı. Youtuber olmak isteyip de ne yapmak istediğine karar veremeyen için süper bir kimlik annelik. Malzemesi çok. Bir de karnım burnumdayken oyunculuk yapmam da zorlaşmıştı. Denk geldi, iyi oldu. Şimdi anne olmak filan da YouTube için öyle elzem bir şey değil benim için. Anladım artık kuralları. Kural veya şart filan yok. İçerik en önemli şey ve aklına ne gelirse izlenebilir olmak şartıyla yapabilirsin. İşte bu özgürlüğü seviyorum. Her alanda özgürlüğü seviyorum ben galiba.
Anne olduktan sonra hayatınızda neler değişti? Kendi yolculuğunuzda nerelere vardınız?
Koridorun sonundaki mutfağa vardım. (Gülüyor) Anne olunca öyle sihirli bir değnekle her şeyin değiştiğini söyleyemem. Sert değişiyor. Bir çocuk var elinde her şeyden önce. Onun hayatında sorumlusun. Bu başlı başına bir olay zaten. Anne olunca biri sizi artık oturduğunuz o bağımsızlık koltuğundan kaldırıyor. Ebeveyn diye çağrılan bol sorumluluklu bir bisiklete bindiriyor. Siz de sırtınızda büyümekte olan bir bireyle hiç bitmeyen bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Yönünüzü bile tayin edemeden. Sadece konutları yerine getirerek ve dengeyi asla kaybetmemeye çalışarak.
“Çocuklarının yanında durdukları için LISTAG üyelerini yanaklarından öperim”
LISTAG (LGBT bireylerin ebeveynlerini temsil eden) gibi kurumlarla bir araya gelmeyi düşünür müsünüz? Onlarla bir video hazırlamayı mesela?
Gelsem de, gelemesem de her daim desteklerim. Zaten bu ebeveynleri bir defa yanaklarından öperim. Çocuklarının yanında durdukları için. En büyük destek aile çünkü. Yönelimini açıkladığında ailesi kabul etmediği için kendine kilolardan duvar öten arkadaşım var benim. Bu kültür meselesi bile değil biliyor musunuz? Sevgi meselesi. Sevgisi kuvvetli bireyler eğitim seviyeleri ne olursa olsun daha çok destek oluyorlar.
İleride çocuğunuzun eşcinsel olduğunu keşfederseniz ya da size açılırsa nasıl tepki verirsiniz?
Tercihlerinin sonuna kadar arkasındayım. Bunu söylemeye bile utanıyorum çünkü bence normal bir şey. Buna bir açıklama yapmak bile tuhaf. Ama bunun anormal olduğunu düşünenlerle şimdi olduğu gibi sonsuza dek konuşabilirim. Çünkü hayat bu. Herkesin yaşam alanına saygı duymak gerek. Önce bunu öğreteceğim ona. Başkalarından gelecek olan her şeye de hazır olur böylece. Çünkü onun eşcinsel olması değil, toplumun eşcinselliğe bakışı ile uğraşacağız belli ki böyle bir durumda. Yani sorun onun varoluş seçimi değil zaten.
Tiyatro da yaptığınızı biliyoruz, önümüzdeki günlerde ne gibi projelerde yer alacaksınız? Hem sosyal medya hem de sinema-tv, tiyatro alanında?
Televizyonda bir yarışma formatı ile ilgili görüşmelerimiz sürüyor. Onunla ilgili çok heyecanlıyım. Özellikle kendimi bulacağım bir program. Samimiyet artık geçer akçe. Bu beni çok mutlu ediyor. Tiyatro oyunumuz İnternette Tanışan Son Çift devam ediyor. Önümüzdeki sezon için artık yeni bir oyunun vakti geldi. Televizyon ya da dijital mecrada bir dizi de olabilir bu sezon. Yapacak öyle çok güzel şey var ki. Sırasıyla hepsini hayata geçireceğimi bildiğim için çok huzurlu ve mutluyum.
Nisan 2018 GZone Dergi içeriklerine aşağıdaki dergi kapağımızı tıklayarak ulaşabilirsiniz.