GZONE ÖZEL RÖPORTAJ: DJ & ENTERTAINER KÜBRA UZUN

Kuir içerikli gecelerin en sevilen DJ'lerinden biri olan Kübra Uzun, nam-ı diğer Q-BRA, Gzone'un 8 Mart'taki "Our Pride" partisinde çaldıktan hemen sonra yeni sayımızın konuğu oldu.

İşte bir çok insanın “Kim bu kız?” sorusuna cevap olacak bu röportaj.

Röportaj: Murat Renay – Fotoğraflar: Deniz Erol

-Kübra Uzun ile ne zaman tanıştık?

Kübra 35 yaşında geldi. ‘Yolun yarısı’nda – benim için yeni bir pratik olarak- başka bir beden üzerinden kurgulanabilecek bir değişimi yaşayabileceğime inandım. Şimdi 39’um, Kübra 4 senedir var. 

-Peki Kübra Uzun öncesinde yaşadığın süreç neydi, özellikle kariyerle ilgili olan?

Kabataş Erkek Lisesi’ne 95’te girdim. Evci yatılıydım. Doğma büyüme Bakırköy’lüyüm. 4 sene boyunca okulun orkestrasının solistiydim, hatta son senemde Kasdav Liselerarası Müzik Yarışması’nda en iyi yorum ve erkek solist dallarında birincilik ödülünü aldık. Aynı zamanda tiyatro grubundaydım. Bir de AFÜDO’muz vardı. O yıllar AFÜDO’nun sahneye koyduğu iki oyunun müziklerini yapmıştım. 

Müzikle ilgili geçmişim çok küçük yaşlarda piyano eğitimimle başladı. 9 yaşında Çaykovski Konservatuarı’nın sınavına hazırlandım ve ilk aşamayı geçtim. Tam da o zamanlarda anne ve babamın çok büyük bir kavgasına şahit oldum. O olay sonucu ikinci aşamaya geçemedim, gidemedim….. Annem babamdan boşandı ve abimle beni tek başına yetiştirdi. İkinci dönüm noktam da su topunda oldu, milli sporcu olma yolunda ilerlerken 7 ay arayla iki kere menisküs arızası, hop gümm! 

Lise zamanlarım ise beni her anlamda besledi, annemden sonra beni ben yapan en önemli süreçtir KEL’de geçirdiğim dört sene. Sonra Hukuk Fakültesi’ne girdim ama bitirmedim. 2000’de de İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzikal bölümüne yarı zamanlı olarak girdim. Baktım ki sahnede olmak istiyorum: İçimde bir yangın var yani!

Benim soyadımı “Berker” olarak değiştiren Haldun Dormen’dir. “Barış Karakoç, ne o öyle?”, Brigitte Bardot gibi “Barış Berker” olsun dedi. Acaba fonetiğe mi takıldı, gelecek gördü de yıldızı mı parlasın dedi, ya da neye yükseldi gerçekten bilmiyorum… Neden Berker diye de sormadım. O sıralarda Yıldız hocanın da (Kenter) sahne derslerine giriyordum ara ara.

Harbiye Açıkhava, Lütfü Kırdar ve daha pek çok sahnede müzikallerde oynadım. Konservatuar zamanında Garsongs diye bir grubun üyesiydim. Candan Erçetin ile Fransızca albümünün çıktığı yaz tüm konserlerinde beraberdik. Seneler sonra ise Nilüfer ile geri vokali olarak üç sene çalıştım. Konservatuarı bitirince Bilgi’de Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi okudum, 2000’den 2010’a kadar olan süreç olarak da düşünebiliriz sahne sürecini. Tiyatro Kedi’de 4 sezon deviren `Casablanca` müzikali kadrosundaydım. `Broadway’den İstanbul’a Müzikaller`, `Rock Müzikalleri` ve `Hisseli Harikalar Kumpanyası (Remake)` kadrosunda da Rahmetli Ayşen Gruda ile beraber nikah memuru rolüyle yer aldım. Daha çok proje var o yıllara ait ama ilk aklıma gelenler bunlar. 

-Asıl hikaye Barış Berker’deymiş yahu 🙂

Hikaye aslında her yerde. Neden Kübra olduğuma da geleceğim.

-Sonra neler oldu? Bir sanat galerisi dönemin de var sanırım?

Evet. Tophane’den aşağı iniyorum bir gün, Derya Demir var arkadaşım, onun açmak üzere olduğu galeriye uğradım. Bana “işin var mı?” vb derken, ben Galeri NON’un koordinatörü oldum. Üç sene boyunca beraberdik. 10 kişilik işi 2 kişi yapıyorduk. Tophane’deki galerilere saldırı olduğu günü hatırlarsınız, ilk saldırılan galeri bizdik. Neyse, bir süre sonra başka sebeplerle galeriden ayrıldım.

-Kübra’ya ilk geçiş nasıl oldu?

Benim bi arkadaşım vardı,  bir süre kaybolup İstanbul’a döndükten sonra bir gün “Sana bir sürprizim var” deyip MSN’den kamera açtı, bir baktım arkadaşım, Alkım olmuş. Fulya’nın göbeğinde Alkım ve ev arkadaşı ile yaşamaya başladım ben de. Kimsenin benden giyinmem konusunda bir beklentisi yoktu ama arada crossdresser oluyordum. O evde olmanın bir düsturu vardı, olmalıydı. Ben de giyinmeye başladım. Kıç kadar karanlık bir odada, peruklar makyajlar, gündüzler geceler….

-Kübra Uzun adı nereden geldi?

Ben Beyoğlu’nun her semtinde yaşadım, Beyoğlu’nun hemen her hikayesini  deneyimledim. Bir gün  Aynalıçeşme`deki evimin önünde bir şirket arabası gördüm, üzerinde Kübra Şekerleri logosu var! Sonrası ise madem öyle Kübra olsun dememden ve boyumun uzun olmasından tam olarak :). Kübra ve Uzun bir araya geldi, Kübra Uzun oldu. 

-Sonra gece kulübü dönemi başladı?

Evet. Kiki’de çalışmaya başladım. Ortaköy Kiki’nin iki müdüründen biri oldum. Baya patladığı zamanlardı Ortaköy’ün. Oradan ayrıldıktan sonra, aniden, bir değişim yaşamak istedim. Öyle bir ana geldim ki, bir takım durumlardan şiştiğimi ve nefes almak istediğimi fark ettim. Kimisi kalkar başka bir yere gider ve orda yaşamaya devam eder, başka biri çevresini değiştirir; Ben de kendimle alakalı yeni bir kurgu yaratmak istedim. Kadın olmak istediğim için değil aslında bu değişim, zaten hiç bir zaman cinsiyet üzerinden okumadım durumun kendisini, ya da geneli. Hayatımı farklı bir algı ve yeni kodlar bütünüyle devam ettirmek için daha çok. Tabii bu kararı alırken sonrasında gerek kendimle gerekse çevremle yaşayacağım beden-tercih-görünürlük üzerinden okuyabileceğimiz tatlı ama az daha çok tatsız halleri, tavırları, durumları hesap etmemiştim. 6 ay içinde lazer, hormon, burun, meme derken Kübra Uzun ortaya çıktı. Beşiktaş’a taşındım. Arkadaşım Deniz Erol ile bir seri fotoğraf çektik ve piyasaya “lank” diye girdim. “Kim bu kız?” dedi herkes.

-Sonra sanırım bir eve kapanma dönemi oldu, DJ’liğe başlamadan önce?

Evet aynen öyle, Eve ‘kapandım’. Kübra’yı tam zamanlı çok hareketli ve çok halli bir sürece sokmak istedim. Yurtiçi yurt dışı derken bir dönem böyle devam etti. Hayli izole bir hayat yaşadım aslında. Trans kadın olmanın zorluklarını da bir sağdan bir de soldan tokatlar şeklinde tam da bu dönemde gördüm, aslında ‘öteki’ olmanın süreci daha çetrefilli, pek tabii kolay değil, ama süreçleri mücadele kısmından tutup bükebiliyorsan bir şekilde zor olanın üstesinden gelebiliyorsun. . 

-Transfobiyi deneyimliyor musun?

Genellikle sinir hoplatan olaylara pek takılan biri değilimdir ama bazen insanlarda bir jest, bir mimik oluyor, bunu en yakınlarından da görebiliyorsun hatta. O fobik ‘an’lara daha çok takıldığımı söyleyebilirim. 

-Sonra neler yaşadın?

40 yaşına geliyorum, kendimi daha iyi hissetmek, başka şeylerle de keyif almak istedim. İzole olmayı tercih ettiğim süreç biraz yormuştu artık. Gayet te keyifle yaşadım o iki yılı. 

Derken ufak ufak dinlemekten keyif aldığım parçaları biriktirmeye, arşiv oluşturmaya başladım ve son 1,5 yıldır da çalıyorum. 

– Trans kadın Kübra Uzun olarak Barış Berker’in elde ettiğin başarıya ulaşabilir miydin?

Yani aslında attığım her adımı daha iyisinin ne olabileceğini kendime sorarak attığımı düşünürsek başarı(m) daim. Barış iken de ‘an’larım vardı Kübra olarak da var. Evet, trans kadın Kübra, Barış’ın yaşadığı anları o kadar kolay yaşayamayabilir, ya da hiç yaşayamayabilir. Barış’ın da Kübra’nın deneyimlerini ve dolayısıyla bu deneyimlerden çıkan başarılarını pek yaşayabileceğini düşünmüyorum. Zaten benzer bir başarı öyküsü olacaksa hiç olmasın!

-İnsanlar trans kadınların hikayesini duymak istemiyorlar mı sence?

Öyle bir çağı yaşıyoruz ki, herkes gününün derdinde, kendi derdinde. Ve tabii ki kimse bir diğerinin hikayesini dinlemek zorunda değil. Ancak, sosyal medya ve bilgiye gün geçtikçe daha kolay erişiyoruz, herşey daha görünür, hiç olmadığı kadar çeşitli, hikayelerimiz de. Tam da bu kadar renkliyken bir araya gelip bu kaostan çıkabiliriz aslen, değil mi? Ben hiç olmadığımız kadar bir arada olduğumuzu düşünüyorum, görüyorum. 

-Çalarken neler hissediyorsun?

Neler neler 🙂 Transa girmiş gibi hissediyorum, zaman zaman giriyorum da. Yer yer deliriyorum hatta hahaha. Orası benim alanım. Kabinde geçirdiğim dakikaların başka bir varoluşu var, sizlerin de dahil olması ve beraber dans ediyor olmak kadar keyifli bir şey yok aslında. 

-Gelecekte DJ’lik devam edecek mi?

DJ’lik, son zamanlarda çalarak para kazanıyor olsam da aslında benim için bir meslek değil, hobi. Müzik ise zaten kendimi bildim bileli en büyük hobim. Çalabileceğim her durumda zevkle çalarım, bir sonu olduğunu düşünmüyorum. 

-DJ’lik mesleğinde transfobi var mı?

Transfobiden ziyade bir erkek egemenliği var tabi. E zaten, trans kadın kimliğiyle çalan bir avuç DJ’iz, varız, çoğalacağız! 

-Hayata atılan trans bireylere özellikle kariyer hedefleri için ne önerirsin?

Bol bol su içsinler. 🙂