Türk pop müziğinde hit olmuş yüzlerce şarkının sözlerine imza atan Zeynep Talu, farklı dillerde ve türlerdeki geniş repertuvarıyla canlı müzik sahnesinin aranan solistlerinden Barbaros ile bir araya geliyor ve “Talu Şarkıları” projesiyle müzikseverleri 70’lerden günümüze uzanan müzikal bir yolculuğa çıkarıyor.
Zeynep Talu’nun “bir kadının kimi zaman gerçek, kimi zaman hayal, kimi zaman yakınındaki, kimi zaman uzaktaki aşkına yazdığı mektuplar gibi…” sözleriyle anlattığı bu duygu dolu şarkıları geçtiğimiz günlerde Dada Salon Kabarett sahnesine taşıyan sanatçılar, yakın zamanda Türkiye’nin birçok kentinde müzikseverlerle buluşacak.
“İçimdeki Fırtına”dan “Yerine Sevemem”e, “Anladım”dan “Bir De Bana Sor”a herkesin kişisel tarihinde yer etmiş şarkıları Şef Firuz İsmailov yönetimindeki büyük orkestra eşliğinde seslendiren Zeynep Talu ve Barbaros, projenin ilk single’ı “Sevdik Sevdalandık”ı da çok yakında dinleyicilere sunacak.
GZone Dergi’nin Ocak-Şubat 2019 sayısı için Zeynep Talu ve Barbaros ile söyleştik. İşte bu röportaj:
“Talu Şarkıları” deyince… Anneniz Çiğdem Talu’dan başlayan ve 90’larda sizin yazdıklarınızla devam eden çok uzun bir liste geliyor akıllara… Bu şarkıları bir sahne performansıyla bir araya getirme fikri nasıl doğdu?
Zeynep Talu: Aslında en başta, annemin şarkılarıyla benim şarkılarımı bir araya getirme fikrinden yola çıktım ben. Bu şarkılar çok defa farklı yerlerde kullanıldı ama Talu şarkılarının bir arada kullanıldığı hiçbir proje olmadı. Bu benim için bir yerde aile hikâyesi anlatmak gibi bir şey. Bir kitap yazarı olmadığıma göre bunu şarkılarla anlatmak istedim. Bu projeyi düşünürken bir albüm mü olsun, sahnede mi olsun diye çok düşündüm. Sonra buna sahneden başlamanın ve sahneden seyirciyle buluşturmanın daha enerjik olacağına karar verdim. Ve sonra da yanımda tabii ki çok iyi bir şarkıcı olsun istedim. Hem tanıdığım hem sevdiğim hem de çok iyi şarkı söyleyen biri. O da işte, Barbaros!
Barbaros: Çok teşekkür ederim! Tabii ben öncesinde Zeynep’in tasarladıklarını çok bilmiyordum. Fakat bir gece sakin sakin evde otururken bir telefon geldi, Zeynep Bodrum’da o sırada… Bana “aklımda böyle bir şey var, yapalım mı” diye sorunca zaten hemen “yapalım” dedim. Çünkü gerçekten onun anlattıkları beni de çok heyecanlandırdı. Devamında işi uygulamaya dökme kısmı da çok iyi gitti.
Peki neredeyse her biri hit olmuş, çok önemli sanatçılar tarafından seslendirilmiş bu şarkıları sahneye taşırken nasıl bir seçki hazırladınız? Elemek zor olmadı mı?
Barbaros: Adım adım ilerledik. Şarkılara baktık, Zeynep’in şarkı listesini aldım. 800 Zeynep Talu, 300 Çiğdem Talu şarkısı olunca seçmesi o kadar da kolay olmadı tabii. Biraz elemek gerekti, o da biraz zaman aldı. Ama çok doğru şarkılar seçtiğimizi düşünüyorum. İzleyicileri kah eğlendiren kah hüzünlendiren kah şaşırtan… Aaa, bu da mı bir Talu şarkısıymış diyekleri şarkılar seçtik… Zaten her programda repertuvarı da güncelliyoruz. Ufak değişiklikler, ilaveler yapıyoruz.
Zeynep Hanım, söz yazmakla sahnede şarkı söylemeyi kıyaslarsanız… Bu sizin için nasıl bir deneyim?
Zeynep: Ben sahnede olmaktan son derece keyif alıyorum. Bugüne kadar çeşitli akşamlarda, arkadaşlarımın sahnelerine konuk oldum, bana “hadi bir şarkı söyle” dediklerinde hiç ikiletmeden hemen söyledim. Ve o zamanlarda da dinleyenlerden hep şunu duydum: “Sen bunları başka türlü söylüyorsun.” Bu tabii normal ya da doğal bir durum. Çünkü bu şarkıları ya annem yazdı ya da ben yazdım. İnsanın kendi yazdığı şeyi söylemesi de gerçekten böyle bir fark yaratıyor olabilir. Bu fark iyi mi kötü mü diye tereddüt ediyordum ama sonra baktım ki insanların hoşuna gidiyor. Bir de ben bu şarkıları zaten yıllardır söylüyorum. İşte yazarken, sanatçılara verirken, onlarla çalışırken… E neden ben bunları insanların gözlerinin içine bakarak söylemeyeyim ki dedim. Ayrıca söz yazmak tabii ki çok yalnız, tek başına olmayı gerektiren bir süreç. Bu biraz da ağır bir yük. Böyle bir ekiple, insanların arasında bir şeyler yapmak da bana çok iyi geldi doğrusu… Onun için de çok mutluyum.
İstanbul’da gece hayatını yaşayanlar, sizi aslında çok yakından tanıyor. Birçok dilde şarkıyı içeren geniş repertuvarınızla gerçekten çok özel bir sessiniz. Talu şarkılarının sizde nasıl bir yeri var?
Barbaros: Çok teşekkür ederim güzel sözlerinize… Benim hep özendiğim ve istediğim bir şeydi Çiğdem Talu şarkıları söylemek… Çünkü küçüklüğüm, gençliğim onlarla geçti, o şarkılarla büyüdüm. Barış Manço, Erol Evgin, Sezen Aksu… Bu isimlerle büyüdük. Talu şarkıları da hep çok özel ve bugünden ayrı tuttuğum şarkılar… Benim hayatımda çok özel yeri olan şarkılar… Sadece benim de değil… Bu topraklarda yaşayan herkesin kendinden bir şeyler bulduğu şarkılar… Sonrasında da dinledikçe şaşırdığım anlar oldu benim de herkes gibi… “Aaa, bu şarkı da Zeynep’inmiş” dediğim… Hatta bu projeye başladıktan sonra bile “bunu da mı sen yazdın” dediğim bir sürü şarkı oldu… Bu sanırım genetik bir şey! Onların ailede var, şimdi Zeynep’in kızı Çiğdem’den bekliyorum!
Barbaros Bey’in de söylediği gibi bu anneniz Çiğdem Talu’dan size geçen bir beceri… Siz de onun müzikal mirasını başarıyla taşıdınız şimdiye kadar… Peki, Çiğdem Talu’nun kızı olmak size ekstra bir sorumluluk yükledi mi?
Zeynep: Tabii… Zaten ben bu tarz sorumlulukları çok ağır taşıyan biriyim. Genel olarak, yapım böyle. Bir de ilk zamanlar şöyle şeyler oldu. Özellikle “Hey Yıllar” ı yazdığımda, 19 yaşındayken… Herkes dedi ki bunları bu kız yazıyor olamaz. Bu, annesinin çekmecede yazıp bıraktığı sözleri buldu, onları kullanıyor… Bu dedikodu uzunca bir süre devam etti. (Gülüşmeler) Keşke tabii annemden kalan öyle bir şeyler olsaydı da ben onları keşke onun adıyla değerlendirebilseydim… Ama yok maalesef… Böyle şeyleri duyunca insan daha da hırslanıyor. Bir taraftan bu işi yapabileceğini hem kendine hem de insanlara ispat etmeye çalışıyorsun. Bir taraftan Talu soyadının sorumluluğunu ve değerini bilmek zorundasın. Ama ona da sığınmamalısın. Bunlar tabii çok hassas dengeler ve yaş 19! Böyle bir bocalama dönemindeyken Garo Mafyan çıkageldi. Garo Ağabey, profesyonel şarkı sözü yazarı nasıl olunur, bana bunu öğreten kişiydi. Hep söylerim… Melih (Kibar), benim ilkokulumsa, Garo Mafyan üniversitemdi. Zaten devamında Garo Ağabey ile çalışmaya başlayınca da anlaşıldı ki onlar çekmecedeki sözler değil, benim kendi sözlerim…
Peki, sizce Talu şarkıları neden bu kadar çok seviliyor?
Zeynep: Bence şundan sevildi; annem de çok samimi biriydi. Ben de öyleyim. Biz içimizden gelmeyen hiçbir şeyi yazmadık. O melodi bize ne hissettiriyorsa, söyleyecek şarkıcı o günlerde ne yaşıyorsa ya da bizler, yakınlarımız ne yaşıyorsak hep onları anlatan şeyler yazdık. Annemle dilimizin çok benzediği şarkılar var, benim annemin sözlerinden çok uzak olan sözlerim de var. Tabii ben 90’larda çok başka bir tarzda da yazdığım için muhakkak farklılıklar da var. Ama sonuçta çok basit cümlelerle, kelimelerle derin şeyleri anlatmaya çalıştık. İnsanlar da bu samimiyeti, netliği anladılar bence.
Bu projeyi Okan Bayülgen’in açtığı Dada Salon Kabarett’de dinleyicilerle buluşturdunuz. Orada mı devam edeceksiniz? Gelecekte nasıl planlarınız var?
Barbaros: Dada tabii çok muhteşem bir yer. Okan gerçekten muazzam bir mekân yapmış. Ve bence bizim projemiz de Dada’ya çok uydu. Orada devam edeceğiz. Bunun yanı sıra bu projeyle Türkiye’nin farklı şehirlerinde, festivallerde de konserlerimiz olacak. Hedefimiz bu projeyle Türkiye’yi dolaşmak. Menajerliğimizi üstlenen Pasion Turca, yurt dışı bağlantıları çok kuvvetli olan ve çok uzun zamandır çok önemli yabancı sanatçıları Türkiye’deki dinleyicilerle buluşturan bir şirket. Bizim de bu sanatçılarla düetler yapmak gibi hayallerimiz var.
Zeynep: Çok yakın zamanda ‘Sevdik Sevdalandık’ a yaptığımız bir single çalışmamız çıkacak DMC’den. Bahar aylarında da bir Talu Şarkıları albümü planlıyoruz. Barbaros’un da anlattığı gibi bu albümde bize sürpriz sanatçılar da eşlik edecek. Yani bu çok uzun soluklu bir proje… Talu Şarkıları o kadar uzun bir liste ki… Söyleyecek, paylaşacak çok şarkımız var.