Hande Yener’ in Carpe Diem albümü muhteşem ama bu bir müzik yazısı değil. Müzikle örülmüş bi yazı için son yılların tek Naim Dilmener’i Mert Bell in yazısına gidebilirsiniz.
Bu yazı daha çok yakın donem pop ibne-bellek yazısı gibi okunabilir. İbneliğin tarihten çok belleğe yaslandığı pek ala söylenebilir. Çünkü tarih eğilip bükülebilen, gücün etrafında şekillenen bi alan. Bellek ise bu alana sızan, girdiği her çatlaktan akan, yaşayan bi kavram. Ve bu kavram, ibne-bellek, dershane kantinlerinde Hande şarkılarıyla büyüyen ergen bizlerden bilinir. Bu yüzden büyümenin izleri -en çok- pop’ta aranabilir. Pop’ta ararken onda kaybolmamak için; kültürel bi ürüne onu üreten, dağıtan, gözeten ve tüketenden bağımsız yaklaşmamak gerekir. Bunları pop etrafında yapan ve zaman zaman iktidarı meşrulaştıran ibne belleğimiz yeni güç ilişkileri oluşturmuyor da değildir. Bu yüzden Hande’ye neler oluyor? ya da carpe diem-anı yaşa demek yerine, ana yaklaşmak ve bize neler oluyor-u sormak daha önemlidir. Bu soruların ve tüm güç ilişiklilerin kristalleştiği yerler de pop yıldızları bence. Bknz; yakın çağda feminizm ve Beyonce. Hande Yener de böyle. Tüm bu ilişiklileri taşıyan bi anne. Son 20 yıllık canlı belleğimizde bazen bizi özgürleştiren bazen de iktidarla ve güçle olup olmadık, saçma sapan hallerde kesiştiren en kristal pop halimiz; Hande. O yüzden ilkin bir kültür ürünü olarak “Hande”yi tüketen bizler; 20. yıl albüm haberini alır almaz 3’e bolündüler. Aşk Kadın Ruhundan Anlamıyor (Fettah Can) fantezi geyleri. Bir ayağı Anadolu’da ama yüzü hep batıya dönük, yenilikçi ve sağlam Apayrı geyleri (Mete Özgencil). Ve her batılı şeye bilinçsizce yükselen, anlamadan yeniye atlayan, irrite Hipnoz geyleri (Kemal Doğulu). Neyse ki Apayrı bu albüm çıkmadan en çok referans verilen şeydi. Ve iyi ki bu referans gerçekleşmedi. Apayrı’nın yanına yaklaşacak bir albüm haberi teklif dahi edilmemeli. Yani bu albümde Mete Özgencil in yazdığı Boşuna şarkısı gerçekten o kadar boşuna ki. Boşu boşuna yapılmış, yanlış yoldan bu Apayrı güzellemesi bahsi edilen yanlış referansın bedelini ödedi. Yine Hande’nin başına gelmiş Bir Belaaaa Sinan Akçıl’ı bölünüp beklediğimiz bu 3 grubun dışında, gerekirse, bilerek dışarıda tutuyorum. Buna eklenen ve yukarıda saydığım diğer başlıkları hiç buraya yazma gereği bile duymuyorum. Yani kültürel bi urun olarak Hande’yi ve onun simgelediği her şeyi üreten dağıtan ve gözetenler. Sinan Akçıl ve Hande işbirliği gibiler. Ama bu albümde Berksan yukarıdaki 3 uçlu bekleyişin ortasından harika sızmış. Ve onların toplamından daha başka bi “ibnelik” sunmuş. Bu albüm Berksan’ın yasal yollarla çocuk sahibi olmasına izin verilmediğinden, taşıyıcı annemiz Hande ye doğurttuğu altın sözlerle dolmuş. Dilimize gelen her kantin şarkisini gey queen kontenjanlarıyla topluma doğurtmamız boşuna değil. Türkiye’de söylemeden eyleyenlerin çokça samimi, yer yer gergin o bakışları gibi. Berksan gerçek, içten ve samimi. Aşk Sandım şarkısı mesela, hornet çağında biz gibi. Aşkın olmadığı devirde, aşk sandığım biriyle, dev gemiler batırdım, hepsi derinde. Bulut mesela, Blade Runner film şarkısı olacak teorik güçte;Unuta unuta atıyorum buluta. Adeta bir meta kıymet-i hissiyatında. Ne var ki benim favorim Başka Dudaklar. Böyle bi sound çok az geliyor dünyaya. Fazla biraz Türkiye’ye. (Al sana Apayrı albümü hissi) Sinan Akçıl’ın taşıma suyuyla dönmeyen değirmeni değil biz taşıyoruz Hande’yi oraya buraya.
Sözlerimi 2010 da mı ne Hande’nin pride zamanında şuursuzca ettiği bir çift lafla bitirmek istiyorum; Biz sizi seviyoruz. Hayır canım Hande, her şeye rağmen biz seni seviyoruz. Bu cümledeki her şeyin içini son 10 yılda yaşanan herhangi bir şeyle doldurabilirsiniz.
- Biz siz ayrımı.
- Yenikapı mitingi.
- …
*”YOLLARI YORMADAN” Albümün en muhteşem sözü.