Dünyada HIV enfeksiyonunun yayılım hızı düşme gösterirken, maalesef Türkiye’de özellikle son yıllarda bir artış gözlemlendiğini kaydeden Doç. Dr. Gülfem Terek Ece “Sağlık Bakanlığı verilerine göre bu yılın mart ayı itibariyle 17 bin 884 vaka bildirilmiştir. Kozmopolit yaşam, göçler, çok eşlilik ülkemizdeki vaka sayısının artmasının nedeni olabilir” dedi.
Hacettepe Üniversitesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Serhat Ünal ise HIV vakalarının dünyada son yıllarda düşme eğiliminde olduğunu ancak Türkiye’nin istisna ülkelerden biri olduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS verilerine göre 2017 yılı itibarıyla 36.9 milyon insan HIV ile yaşıyor. Medical Park İzmir Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gülfem Terek Ece, AIDS hastalığına neden olan HIV virüsünün bulaşıcı bir virüs olup kişinin bağışıklık sistemi hücrelerine zarar vererek ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını belirterek “Uygun tedavi yapılmaz ise hastalık çeşitli evrelerden geçerek ilerler ve AIDS tablosuna yol açarak ölümcül olabilir” diye konuştu.
Korunma yollarına dikkat
Olguların yaklaşık üçte birinin 20-30 yaş arası bireyler olup yüzde 80’ninin erkek olduğunu söyleyen Ece, “HIV’in en önemli bulaşma yolu korunmasız cinsel ilişkidir. Virüs, kan ve ortak kullanılan kesici/delici aletler ile de bulaşabilir. HIV’den korunma son derece önemlidir. Tek eşlilik, prezervatif kullanımı, başkalarına ait enjektör, jilet gibi kişisel ekipmanların kullanılmaması yanında dövme, piercing gibi uygulamaların ancak steril ortamlarda yapılması korunma yöntemlerinin başında gelmektedir. Enfekte gebeden bebeğe bulaşma olabilir. Bu nedenle gebelerin taranması önemlidir. Enfeksiyon saptanırsa tedavi ile bebeğin korunması mümkündür” ifadelerine yer verdi.
Erken tanı
HIV ile mücadelede en önemli sorun enfekte kişilerin belirlenmesinde yaşanan sıkıntılar olduğunu belirten Doç. Dr. Gülfem Terek Ece, şöyle devam etti: “Uygun tedavinin verilebilmesi ancak erken tanı ile mümkündür. Başarılı bir tedavi virüsün çoğalmasını baskıladığı için enfeksiyonun diğer kişilere bulaşmasını da büyük ölçüde engeller. HIV enfeksiyonun dönemine göre yapılması gereken testler farklıdır. Tarama testleri erken dönemde yalancı negatif sonuç verebilir. Bu nedenle uygun testin hekim tarafından seçilmesi gereklidir. Bu test sonucu hakkında sadece testi yaptıran kişiye bilgi verilmekte, gizliliğe özen gösterilmektedir. Tarama testi ile kişide HIV enfeksiyonu saptanır ise mutlaka doğrulama testi yapılarak bu sonuç kesinleştirilmelidir.”
Psikolojik destek
Virüse etkili ilaçlar bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Gülfem Terek Ece, “Bu ilaçların kullanımı ile günümüzde HIV enfeksiyonu, tansiyon, şeker gibi sürekli izlem ve tedavi gerektiren kronik bir hastalık olarak kabul edilmektedir. HIV ve neden olduğu AIDS bağışıklık sistemimizi hedef alır ve tedavisi uzun bir süreçtir. Tedavisi yandaş hastalıkları da kapsayacak şekilde birçok branşı kapsar. Bu hastalığın her aşamasında psikolojik destek önemlidir. Özellikle bulaşma yollarından dolayı toplum ön yargısı maalesef ki hastaların soyutlanmasına neden olmuştur. Sosyal ilişkilerle HIV’in bulaşması söz konusu değildir. Bu hastalar özellikle iş hayatında yer almalıdır” dedi.
Kaynak: CNN Türk