VIOLET CHACHKI TÜRK MODACININ HANDE KADER’İN ANISINA HAZIRLADIĞI KOSTÜMÜ GİYDİ

RuPaul's Drag Race'in en sevilen drag queenlerinden Violet Chachki, Türk tasarımcı Koral Sagular'ın Hande Kader için hazırladığı kostümle poz verdi.

2019’da moda tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra hazırladığı, adını Şecaattin Tanyerli’nin eseri “Alev Ruhu Sarıyor, Geliyor Kalbe Yakın”dan alan koleksiyonunun lansmanını yapan tasarımcı Koral Sagular, 2016 yılında vahşice yakılarak öldürülen trans kadın Hande Kader’in anısına hazırladığı ceketini de bu koleksiyonunda sundu. Bu özel üniformayı ise RuPaul’s Drag Race’in en sevilen drag queenlerinden olan Violet Chachki giydi ve fotoğrafçı Viktor Herak’ın objektifine aşağıdaki gibi poz verdi.

Koral Sagular’ın Türkiye’de nefret cinayetine giden tüm LGBTİ+ bireyler anısına hazırladığı bu koleksiyonun tanıtım metni aşağıda.

Koral Sagular‘ın 2019 yılında moda tasarımı bölümünden mezun olduktan sonra hazırladığı ilk koleksiyonu ismini, Şecaattin Tanyerli’nin seslendirdiği  ‘Alev ruhu sarıyor, geliyor kalbe yakın’ dizelerinden oluşan ‘Gönül Bir Aşk Arıyor’ isimli rumbadan alıyor. 

Sagular, üzerinde koleksiyon isminin de yer aldığı, 2016 yılında vahşice yakılarak öldürülen trans kadın Hande Kader’in anısına yapılan üniformayla, Türkiye’deki LGBTİ+ bireylerine yönelik nefret cinayetlerini görünür kılmayı amaçlarken, tasarımlarıyla bir çelenk görüntüsü oluşturmaya çalışmadığının, aksine ataerkil toplumun simgeleşen imaj ve objeleriyle ağıt niteliğinde bir sunum hazırladığının altını çiziyor.  

Araştırma niteliğindeki koleksiyon, bu anlamda, LGBTİ+ bireylerin, toplumun bir kısmı tarafından varolma hakkının nasıl kolayca hiçe sayıldığının ve ‘canavar’laştırıldığının sorgusu.

‘’Canavar sözcüğünün etimolojisine baktığımızda Farsça, canı olan tüm yaratıkları, hayvanları kapsayan “canvar” sözcüğünden türediğini göreceğiz. Canı olanlar dışarı sürüldüğüne göre, biz içeride kalanlar ölmüşüz demektir. Ya da ölü taklidi yapıyoruz. Tüm yerleşik kültürlerde canavar kavramıyla karşılaşmamız boşuna değil. Canı olanlardan, doğanın kudretini bedenlerinde hissedenlerden canavarlar yaratıyoruz… Hep aynı olanın, ‘bir’in durmadan geri döndüğü kentin içinde farkı, çokluğu açığa çıkaran duyumsayan bedenleri canavarlaştırıp kentin dışına sürüyoruz ve evcilleştirilmeyen, aynılaştırılmaya direnen doğamızı, ‘polis’in, yani kentin dışına sürdüğümüze göre içerisi ‘nekropolis’tir, yani ölüler kenti. Ölüm severlerin, ölü taklidi yapanların kenti. 

Canavar, yani canı var. Canavar, duyumsayandır ve bedeninin tüm yüzeyiyle yeryüzünü iliklerine dek hisseden. Duyumsayan, ölü taklidi yapanlardan farklı olarak, aynının kısır döngüsüne rağmen farkı, farklı olanı fark eden ve farkı duyumsayarak farklılaşandır. Farklı olana tahammül edemeyişimiz, canlı olanı canavarlaştırmamızdan belli.  Ölü kavramlarla örüyoruz anlam ağlarımızı; algılarımızı genişletecek, yaşamın kudretini duyumsatan, farkı açığa çıkaran canlı kavramlara da tahamülümüz yok. Canı olanların, yaşamı savunanların canavarlaştırıldığı bir toplumda canavarlar güzeldir. Sürrealist Alfred Jarry’nin belirttiği gibi “Canavarı uyumsuz öğelerin bileşimi olarak tanımlamak adet olmuştur… Ben kendine özgü, tükenmez her güzelliği canavar olarak tanımlarım.”

Chachki, Sagular’ın aynı koleksiyonunda yer alan diğer kıyafetleri de aşağıdaki gibi sergiledi