Birçok marka içinde bulunduğumuz Pride ayında bizlere göz kırpıyor, selamlıyor ve sevgilerini iletiyorlar. Peki bunu neden yapıyorlar? Gerçekten amaçları LGBTi+’leri tanımak ve dünya çapında verdikleri varlık mücadelesinde onlara destek olmak mı?
Şimdi biraz detaya inelim. Nedir bu pembe ekonomi terimi?
Pembe ekonomi terimi, 1980 ve 1990’lar boyunca özellikle ABD’de ortaya çıkan, LGBTi+’lere yönelik ürün ve hizmet üreten sektörü tanımlamak için kullanılmaktadır. Başka bir deyişle LGBTi+ hareketinin ve cinsel çeşitliliğin kapitalizme ve piyasa ekonomisine dahil edilmesidir, özellikle kendilerine odaklanan bir pazar oluşturmak için yeterli satın alma gücü edinmiş olan eşcinsel topluluğunun hedeflenmiş bir katılımıdır. Bu hedeflenmiş katılımın örnekleri barlar ve gece kulüpleri, LGBTi+ turizmi, bakım, giyim veya özel kültür tüketimidir. Anti-kapitalist kaynaklar ise pembe ekonomiyi farkındalık, hoşgörü ve rızanın pembe dolar düşüncesine dönüşümü olarak tanımlıyor.
Yukarıda da bahsedildiği gibi Pembe ekonominin hedef kitlesi gey tüketici pazarıdır. Kapitalist bir piyasa ekonomisinde metalar, kar için Pazar alanına sokulması doğrultusunda üretilir ve tüketilebilir. Pembe ekonomi ya da para, eşcinsel topluluğunun alım gücünü, özellikle de siyasi bağışlarla ilgili olarak tanımlamaktadır. LGBTi+ hakları hareketinin yükselmesiyle birlikte, başta ABD ve ardından tüm dünyaya yayılan #lovewins hareketiyle marjinal bir pazardan gelişen bir sektöre evrilmektedir. Kafe, bar, yayınevi, giyim mağazası, moda, bakım, sosyal arkadaşlık siteleri/appleri pembe ekonomi kapsamında LGBTi+’lere yönelik ürün ve hizmet üreten örnekler olarak sıralanabilir. Aynı zamanda kimi markaların özellikle giyim, kozmetik ve eğlence sektöründe pozitif bir ayrımcılıkla LGBTi+ bireylere iş kapısı sağlayıp onlara bir kariyer fırsatı sunduğunu da belirtmek gerekir. Diğer taraftan pembe paranın ekonomik gücü, LGBTi+ toplumu için olumlu bir güç olarak görülmüştür ve LGBTi+ bireylerin kendilerini değerlendirebilen bir topluluğun parçası gibi hissetmelerine yardımcı olan bir tür “finansal öz kimlik” yaratmaktadır. Örneğin yapılan araştırmalara göre, LGBTi+ breylerin % 90’ından fazlası pembe para hedefleyen işletmeleri desteklerken, eşcinsel karşıtı şirketleri aktif olarak boykot etmektedir. Kendini keşfettiği andan itibaren varoluş mücadelesi veren LGBTi+’ler kendi renklerini taşıyan markalara ve popüler kültür ikonlarına karşı bir bağ kurmaktadır. Ve doğal olarak onları destekleyip onları taşımaktadır.
Öte yandan tüm bu ekonomik stratejiler doğrultusunda geylere yönelik belirli tüketim davranışlarının atfedildiğini ve kapitalizm tarafından hedef pazar kitlesi olduğuna da dikkat çekmek gerekir. Örneğin belirli mekanlarda varlık gösterme ya da beden üzerindeki estetik algılar bunların bazılarıdır. Yine giyimde tek tipleştirme çabası da buna örnek olarak verilebilir.
Tüm bu anlatılanlar üzerinden ben yine de ne şartla olursa olsun görünür olmanın önemli olduğunu düşünmekteyim. Markaların logolarını gökkuşağına boyamalarını ya da özel koleksiyonlar hazırlamalarını pozitif bir bakış açısıyla samimi buluyorum.
Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi sosyal medya hesaplarımız üzerinden bizlerle paylaşırsanız çok seviniriz.