GÜNDELİK HAYATIN ÇEŞİTLİLİĞİNE KUCAK AÇAN DANS: QUEER TANGO

Emma Goldman’ın “Dans edemediğim devrim, devrim değildir.” sözünün ete kemiğe bürünmüş bir hali Queer Tango. Çünkü QueerTango, ataerkil toplumların dansa yansıyan cinsiyet rollerini elinin tersiyle itip herkese gönlünden geçtiği gibi dans alanı yaratıyor. Erkek partnerini takip etmeye ya da –en iyi ihtimalle- yönlendiren rolündeyse erkeği taklit etmeye mahkum edilen kadın, bu kez dans pistinde tamamen özgürleşiyor.

Queer Tango, teknik anlamda klasik tangodan farklı olmasa da queer kavramıyla birlikte kullanıldığında toplumsal cinsiyet rollerini yok sayarak kadınların ve LGBTİQ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks, Queer) bireylerin devinimden etkilenen değil, devinime etki eden roller üstlendiği bir dans halini alıyor. Tangonun özünü koruyarak gündelik hayatın çeşitliliğiyle ortak bir sahne kuruyor.

Var olan tangonun kadın ve erkeğe roller biçen sisteminin ayarlarını bozan yapısıyla bir yapıbozum olarak karşımıza çıkıyor. Danstaki ilişki biçimlerini değiştirerek heteroseksist ve ataerkil yapıdan ve söylemlerden çıkarıyor. Kadının ve LGBTİQ bireylerin pasifize edilmesine karşı bir duruş olarak her bireyin yapısı, söylemi ve eşitliği üzerine bir tango kuruyor.

Nerede buluruz bu Queer Tangoyu?

Queer Tango Türkiye’de ilk olarak altı, yedi yıl önce Faysal Tekoğlu’nun bireysel çabalarıyla başladı. 2011’de gerçekleştirilen Onur Yürüyüşü’nde Queer Tango yapıldı. Sonraki dönemlerde ders ve etkinliklere devam edildi. Son olarak bu yıl Onur Haftası kapsamında Şişli Kent Kültür Merkezi’nde düzenlenen 11. Hormonlu Domates Ödül Töreni’nde Queer Tango ekibi bir gösteri yaptı.

LGBTİQ ve feminist hareket Türkiye’de geliştikçe, kendine alanlar yarattıkça Queer Tango da bu alanda var olmaya çalışıyor. Son zamanlarda İstanbul yoğunlukta olsa da talebe bağlı olarak Türkiye’nin farklı şehirlerinde dersler, atölyeler ve çeşitli etkinlikler yapılmaya devam ediyor.

Detaylı bilgi için iletişim: H. Gizem Taş –   E-posta: hgizemtas@gmail.com

Haber:Berk Şenöz