TUĞBA BADAL YAZDI: BİZ SİZİN DERDİNİZİ DE, DEVRİNİZİ DE MÜZİKLE SİLKELEYECEĞİZ!

GZone Yaşam yazarlarından Tuğba Badal, son günlerde üst üste gelen festival yasaklarını kaleme aldı.

Halk arasında bir laf vardır, derdini diye başlar. Bildiniz!

Bize dert oldunuz ama biz sizin derdinizi de, devrinizi de müzikle silkeyeleyeceğiz!

Müzikten korkulur mu yahu? Ne tuhaf insanlarsınız.

Müzik bu! Hani düğünlerde istek şarkı yaptığınız, halay başı olmak için yarıştığınız… Kına gecelerinde gelin ağlattığınız, aşık olunca mırıldandığınız, uzun yoldaki en iyi yol arkadaşınız… Güzel bir manzaraya karşı açtığınız, yasınızda acınız, yeni yaşınızda mutluluğunuz…

Bir şarkıydın hani sen? Bir şarkıyı sevmeden ölme bence. Bu bencesi zaten!

Benim için söylemesi hem daha kolay, hem daha acı. Ben bu devrin öncesinde de çok şarkılar söyledim bağır çağır! Festivallerde, stadyumlarda, barlarda, meyhanelerde, caddelerde…

Ne yaptık biz size?

Peki ya şimdi? Ne yaptı bu çocuklar size?

Her şeyi sevmek zorunda mı bu çocuklar? İsyanları var, telaşları, yaşamak için bocalamaları… Her şeyinizi sevmek zorunda mı bu çocuklar? Sevmediler işte sizi! Siz de çok uğraşmadınız zaten bunun için…

Ama siz bir şeyi çok iyi biliyorsunuz; biz, yani yaşamak için ne düştüyse payına onu isteyenler, sistemde ne hata varsa isyanını dinginlemeyenler… Biz bu konuda da birleşemedik. Birleşemeyeceğimizi biliyordunuz. Bir yerlerde müzik yasaklanıyor, birileri buna isyan ederken, birileri oh çekiyor! Geçmişte ne kadar kinimiz varsa kusuyoruz. Vah bize, vahlar bize! Bugün benim arabamı durdurup, müziği biraz kısar mısın diyenler, yarın sizin en güzel gününüz de müziği kapatacaklar! Ağıtlarınızı kağıt gibi yakacaklar! Geleceğimiz gibi…

Hatırla ey güzel insan! Biz bir kere birleşmiştik tüm renklerimizle…

Hatırla sevgili insan, ne çok korkmuşlardı bizden! Hadi şimdi, aç müziği yola çıkıyoruz!

Çok değil, az bir zaman sonra bu ülkenin en büyük müzik festivalini yapacağız! Anadolu’dan bağlama sesleri yükselirken, ülkenin doğusundan türküler gelecek. Karadeniz’den duyulacak bu türkü, Akdeniz güneşini açacak, Batı biraz mix, biraz masteringle cover’layacak. Biz, çok yakın bir zamanda, bir şarkıda tüm enstrümanlarımızı kullanacağız.

Biz, çok yakın bir zamanda o festivale sizi de çağıracağız, gelin ve bu inadınızdan vazgeçin.

Yaşamak diye bir şey var! Kimi kir pas içinde, kimi boğaza karşı en güzel elbisesiyle… O sırada gelin olacak Ayşe, en güzel gününde, davullar eşliğinde … Ve o sırada kutlayacak yeni yaşını Recep… Sevgilisine kocaman sarılacak Leyla! “Ne yapıyor bunlar” dediğiniz çocuklar pogo yapacak festivallerde! Biz çok yakın bir zamanda aynı şarkıyı, farklı soundlarda hep birlikte söyleyeceğiz bu ülkede. Ekonomi düzelmeyecek belki… Haklarımızı o gün geri alamayacağız… Düşündü diye hüküm sürenler o gün kavuşamayacak belki sevdiklerine ama biz bir şarkıyı devrim gibi mırıldanacağız nesillere! Sözlerini seveceksiniz, çünkü “özgürlük” diyeceğiz yüksek sesle. Size de lazım olanından!

Birbiri ardına yasaklanıyor festivaller… Birbiri ardına açılıyor davalar… Yahu ben yazarken yoruldum. Hiç mi dinlenmiyorsunuz bir çayırın başında? Hiç mi bırakmıyorsunuz kendinizi rüzgara? Hiç mi özlediğiniz yok şimdi şu an uzaklarda? Sahi, aşık oldunuz mu hiç mesela? Böyle kıpır kıpır içiniz, açmadınız mı bir şarkı? Şöyle sağa sola bir salınmadınız mı aşkla? Ya da acımadı mı hiç içiniz gidenin arkasından? Neye sarıldınız?

Biz geleni de gideni de şarkılarla karşıladık, deneyin, iyi gelecek!

Gençleri de müziği de özgür bırakın! Bırakın kumsallarda eğlensinler sabaha kadar, bırakın çakır keyif yapsınlar sohbetlerini, bırakın sevgili olsunlar, bırakın dağılsın biraz ortalık, toplamasınlar odalarını da festivallerini de. Bırakın bir gün de dağınık kalsın her şey.

Bunca dağınıklığın arasında bizden beklemeyin toparlanmayı.

Ama geliyoruz! Bugün değilse yarın, yarın değilse öbür gün… Ben yetişemezsem Özge’nin kucağına yeni aldığı oğlu Bora. Geliyoruz!

Size de bir şarkı sözümüz olsun!

Tuğba Badal