MERT BELL YAZDI: NİL, CEYL’AN VE BİZİM KIZLAR

9 Şubat Perşembe gecesi Babylon’da gerçekleşen Nil Karaibrahimgil konserinin haberini ilk aldığımda gitmeye can atmadım açıkçası. Ama sonra birden aklıma sevgili radyo partnerim Hakan’la birkaç ay önce yaptığımız “Nil’in Karanlık Yüzü” programı geldi (bizi dinlemek isteyenler için her Çarşamba saat 21’de “Popun Esareti” olarak multilob.com adresindeyiz). O program boyunca Nil’in alıştığımız güneşli tarzının dışındaki, daha depresif şarkılarına yer vermiş, onlardan bahsetmiştik. Şarkı seçimi sırasında ise aslında ne kadar çok sevdiğimiz Nil şarkısının, Nil hitinin olduğunu hatırlamıştık.

Nil’i ilk keşfedip dinlediğim zamanlardan bir anım var. Annem, babam ve ben arabada ilk albümü “Nil Dünyası”nı dinliyoruz, sabah saat 7 falan ve beni üniversite sınavına götürüyorlar. Bense “Evlenmek Gerek” ve “Pelin” falan dinleyerek sınavın stresini atmaya çalışıyorum ve başarılı da oluyorum. Sınav hakikaten iyi geçmişti, ben mutluydum ve o yaz Nil, rahmetli Rock’nCoke kapsamında sanırım ilk konserini verecekti. Nil’e gönül borcum olduğu için (ve ona o sıralar “resmen aşık” olduğum için) öğle vakti güneşin altında en önden izlemiştim onu. Ve sonra da bir daha canlı dinlemedim.

Kötü bir performans olduğundan falan değil, denk gelmedik herhalde. Ama aradan geçen 15 yılı ve atlattığım badireleri de (o XL aşklar, hele o akbabalar) hesaba katarak her daim özgür kız, yeni anne Nil’i tekrar dinlemek için sabırsızlanır hale geldim.

Konser, yılbaşı için özel hazırladığı tatlı ötesi “Niltemenni” ve benim bir parça içimi bayan “Gençliğime Sevgilerimle” videolarının gösterimi ile başladı. Ardından da Nil, kariyerinin en sağlam şarkılarından “Ben Buraya Çıplak Geldim” ile konsere başladı. Bu, uzun bir aradan sonraki ilk konser olduğundan mı bilmiyorum ama hitler arka arkaya geldi, kenar köşe şarkıya yer yoktu şarkı listesinde. Dolayısı ile “Kek”, “Resmen Aşığım”, “Bütün Kızlar Toplandık”, “Gitme Yoksa”, “Bu Mudur?”, “Peri”, “Hakkında Her şeyi Duymak İstiyorum” ve “He-Man” elbette söylendi, bunlara filmler için yaptığı ve büyük patlayan “Organize İşler Bunlar” ve “Kanatlarım Var Ruhumda” gibi şarkılar da eklendi.

Oğlu Aziz Arif sonrasında Nil’in birazcık bile yaşlanmadığı hem sesinden hem de enerjisinden belliydi. “Pırlanta” ve “Ben Aptal mıyım?”da seyirciyle birlikte harika bir uyum yakaladı ama konserin esas zirveleri iki muhteşem Nil klasiği “XL” ve “Seviyorum Sevmiyorum” ile gerçekleşti. “XL” muazzam düzenlemesi ile bugün hala herkesin dinlerken kudurduğu bir şarkı, “Seviyorum Sevmiyorum” ise sanırım kariyerinin en sevilen şarkısı. Konserin en hüzünlü anlarına ise ilk albümden bu yana keşfedilip gittikçe daha çok hayran kazanan kırık kalpli “Rüzgar” sebep oldu.

Yeni bir albüm yapma zamanının geldiğinin farkında olan Nil, yeni şarkılarından iki tanesini de arada çalıverdi. Bunlardan “Vah Ki Ne Vah”a şimdiden dikkat çekmek isterim.

Gitarı eline alıp şu ana kadar yaptığı ama bizim çeşitli nedenlerle (ürün çıkmadığı ya da beğenilmediği için) dinleyemediğimiz reklam jingle’larını çaldığı bölüm ise aşırı komikti. Buzzz isimli meşrubat, Bombik isimli çikolata ve Falım sakızları için yaptığı jingle’lar Nil’in kelimelerin efendisi olduğunu tatlı tatlı gösterdi bize.

Nihayetinde konserin sonunda biz dinleyiciler son derece memnun ayrıldık oradan. Bense Nil’in neden popun en heyecan verici kadınlarından biri olduğunu yeniden hatırladım.


Cey’lan Ertem’den ”Yine De Amin”

Heyecan verici kadınlar demişken, bu hafta Ceyl’an Ertem’in son albümü “Yine de Amin” piyasaya çıktı. Albüm çıkışı öncesinde Taner Ceylan’ın “Ten Kafesi” isimli eserini Ceyl’an’a kapak görseli olarak kullanması için hediye etmesi ile haber olmuştu hatırlarsanız.

Albümle ilgili detaylı bir incelemeyi GZone dergi Mart sayısı için mutlaka yazacağım ama ilk birkaç dinlemede dikkatimi çekenleri de paylaşmak istiyorum. Bir kere Ertem, ilk albümünden bugüne gittikçe popa kayması ile birlikte daha rafine bir müzik yapmaya başladı. Bunu nasıl becerdi bilemiyorum ama başarılı olduğunu belirtmeliyim.

Kendisi türler arasında ayırım yapan bir yorumcu değil ve zaten efsane olmuş türk pop divalarına olan aşkını da biliyoruz. Bu albümde de birkaç şarkıda (“Nilüfer” ve “İnadına”) Nükhet Duru’nun en güzel dönemini (70’ler sonu 80’ler başı) anımsatıyor. Albüm “Efsunlu Dünya” ile gayet sağlam ve damardan bir başlangıç yaparken yine Ertem’in kendi şarkılarından “Sevmek Gerekli” ve “Korsan” ise benim şu anki favorilerim oldular.

Albüm’e Sıla iki (“Esmer” ve ikilinin beni şaşırtıp mutlu ettiği “Kovdum”), Yıldız Tilbe ise bir şarkısıyla (“HiçBirŞeyimsin”) konuk oluyor. Bu tip ortaklıklar popta görmek istediğimiz şahane hareketler. Hem bu 3 ismi, hem Cenk Erdoğan, Can Güngör, Cihan Mürtezaoğlu, Steven Kamperman ve Tunç Çakır’dan oluşan aranjör kadrosunu, hem de albümü Gaziantep’teki bir konser salonunda 5 günde muazzam bir şekilde kaydeden müzisyenleri tebrik ediyorum.


Kısa kısa…

Bir diğer tebrik ise yaz gelmeden yazı ve hepimizin uzundur ihtiyaç duyduğu pop hitini getiren Katy Perry’e. Bob Marley’nin torunu Skip Marley’nin eşlik ettiği yeni şarkısı (şarkı yazarları arasında Sia da var) “Chained To The Rhythm”ı hararetle öneriyorum. 

Donald Trump’a karşıtlığını açıkça ifade eden Perry’nin şarkısında Amerikan halkına adeta “uyuyorsunuz uyuyor!” şeklinde yaptığı sitem ve uyarıları da kendisine yakıştırıyor, beşinci stüdyo albümü için sabırsızlanıyorum.

Bunun dışında, her biri şahane yeni şarkıları ile arz-ı endam eden Goldfrapp (“Anymore”), Nelly Furtado (“Cold Hard Truth”), Zara Larsson (“So Good”) ve Jamiroquai’ı (“Cloud Nine”) ise yeni albümlerini çıkarmaya davet ediyorum artık.

Kaçınmanız gerekenler köşemizde ise elbette erkekler var. Ferhat Göçer yeni şarkısı, Mustafa Ceceli ise yeni albümü ve artık anlam vermekte ciddi sıkıntılar yaşadığım saç modeli ile piyasaya döndü. Bir de ismi Enbe Orkestrası olmasına rağmen asla orkestra müziği yapmayan bir grup (daha doğrusu aslında bir adam) var. Bu adam bilhassa Ziynet Sali ve Burcu Güneş’i kullanmayı çok seviyor (bu numaralarına kanmayınız). Bu 3 ismi dinlemenize gerek olduğunu düşünmüyorum, gene de pişman olmak istiyorsanız buyurun.

İlla piyasa bir şey olsun diyenlere de Genco Ecer’i öneriyorum. En azından seksi çocuk!